Kimdir bu Bodrum'da 1000 TL’lik Lahmacun Yiyenler?
Öncelikle hemen altını çizeyim. Yoksul halkımız değil. Neden değil? Çünkü Tatil bölgelerinin yapısı gereği, yazlık villalar, oteller bölgesidir. Oralardan villa alanlar, yazlık alanlar, normal hayatta İşi-Evi-Arabası olup, ekstra yazlık almaya gücü yetenlerdir, yani büyük küçük burjuvalardır. O bölgelerin yerlileri ise bir avuç kaldı, köylerinde yaşarlar. Onlarda zaten rahatsızdır şehirlerine gelen bu yeni Göç Nüfusundan!
Asgari ücretli, kirada yaşayan bir vatandaş yazlık almak için değil ev almak için yaşar. Yani önceliği başkadır. Mantalitesi başkadır. Zevk almak için değil yaşamak için çalışır. Açlık sınırının altındaki bir adamın, ideolojik düşüncesi ne olursa olsun, önceliği tatil değildir. İyi, Kötü ve Çirkin filmindeki şu sözü hiç unutmam. Eğer yaşamak için çalışıyorsan neden çalışarak ölüyorsun." Hayatta kalma mücadelesi verir esasen, hayattan zevk almak değil.
Bunu bilen turizm bölgesi esnafı da ona göre fiyat belirler. Hitap edeceği kitle burjuvalardır. İktisadi bir tahlildir bu. Ve bu burjuvalar içinde Sağcıda vardır Solcuda. Milyon dolarlık fabrikası olduğu halde Sosyalist, işçi emekçi hakkından bahseden de, yata, kata sahip müritlere aza kanaati öğütleyip kendisi zevk-İ sefa içinde yaşayan üst düzey bir din taciri de. Masum halkın, samimi inancı onlar için sömürme tezgahıdır. Masum halkın hak hukuk emekçi işçi söylemi de, diğerinin sömürme tezgahıdır.
Şöyle düşünün, fabrikaların, sanayilerin olduğu bir bölgede bir yeme içme lokantası fahiş fiyat değil peşin bile değil tabldot verir ucuza sürümden kazanır. Neden çünkü müşterileri hep fabrika işçisidir. Kimseye satamaz pahalı ürünü. Ve bu yazlıkçı kültürü ise, halkımızın daha yoksul yaşadığı iç kesimlerde değil, daha kıyı daha batı kesimlerinde söz konusudur. Çünkü belli bir yaşam seviyesine ulaşanlar, hemen turizm bölgelerinde kendisine bir yazlık - villa alır. Şöyle küçük bir sahil kasabasında ev alıp deniz kum rakı balık hayali dilimize plesenk neden olmuştur? Çünkü artık açlık ve kit kanaat geçinmekten bir üst seviyeye geçenlerin yaptığı bu hayata özenmişizdir. Rahatlık ve zenginlik alametidir o! Ve bu turizm bölgelerinde ticari kazancı ahlaki karakterden üstün tutan esnaflar, normal vatandaş statüsünden değil, burjuva statüsünden fiyatlar belirler.
Geleyim otellere. Her şey dahil bir otel, vatandaşı 1 hafta dört duvar arasına sokar, tek bir kuruşu dışardaki esnafa gitmesin diye her şeyi dahil yapar. Etinden, sütünden, dışkısından her şeyinden sömürür vatandaşı. Dışardaki esnafla otelciler arasında da bir rekabet vardır kıyasıya. Bu otele giden vatandaş ise, ben Bodrum'a gittim değil, sen Bodrum'da bir otele gidip kendini kapattın dört duvara olayını anlayamaz. Çünkü 10 yılda bir eline geçen parayla, şehirlerde zemin katlarının dışarıyı neredeyse hiç görmeyen bir manzarası ile hayatı geçmiştir. Ona bu dört duvar eziyet olmaz! Ha o vatandaşta kimdir? Gene yoksul halkımız değildir. Yoksul 10 yılda, 20 yılda bir olası bir fırsatta gider. Her sene gidenler de gene beyaz yakalıdır küçük burjuvalardır. Sene de bir tatil kültürü yoktur halkımızda. Ruslarda vardır. Yoksul bir Rus senenin 11 ayı benzin istasyonunda pompacıda olsa kendine tatil yaratabilme bilincine sahiptir. Ama bizim fakir ve yoksul halkımızda o yoktur. Bizim yoksul halkımıza hayal kurmak bile yasaktır. Amele sınıfının tatil yapma hürriyeti yoktur.
Hepinize iyi hafta sonları sevgili DENGE okurları…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.