Siyasetten nefret ediyorum. Hiçbir partiye sempati duymuyorum. Şayet dikkat ettiyseniz mümkün olduğunca siyasi eleştiriler yazıları yazmaktan özellikle kaçınıyorum. Ama bazı olaylar var ki insan artık bu kadarı olmaz, bunlar bizimle kafamı buluyorlar? Dedirtiyor…
10 Kasım 2017 tarihi ulu önder Atatürk’ün 79 ölüm yıldönümüydü. Herkeste bir Atatürk sevgisi zirve yaptı. Bilhassa hükümet büyüklerimiz bu sevgiyi kimseyle paylaşmak istemedi.
Halbuki daha önceki 10 Kasımlarda Cumhurbaşkanımız hastalanırdı. Başbakanımız yurtdışı gezilerinde olurdu, tesadüfen…
Millet Meclis başkanımız meclis açılışlarında yaptığı konuşmalarda ulu önderin adını hiçbir şekilde zikretmezdi. 19 Mayıs, 23 Nisan, 29 Ekim törenleri sönük geçerdi. Atatürk’ün kurduğu mecliste İngilizlerin gemileriyle kaçan Vahdettin’i anma törenleri düzenlerlerdi. Andımız kaldırılmış, T.C rumuzu Valiliklerden ve kurumlardan silinmişti.
Atatürk çiftliği talan edilmiş, çiftliği gösteren tabelaya “Atatürk O. Ç.” Şeklinde işaret konulmuştu.
Millet Meclisindeki Atatürk tabloları tadilat bahanesiyle kaldırıldı. Atatürk’ü ve ilkelerini ders kitaplarından çıkardılar. Okullarda Atatürk rozeti takmayı disiplin suçu haline getirdiler. İki ayyaş sözünü ağızlarına sakız ettiler. 90 yıllık reklam arası sona erdi diyerek Cumhuriyetimize hakaret ettiler.
Onuncu Yıl Marşından nefret ettiler. “Demir ağlarla ördük yurdu dört baştan” sözünü kızarak “asıl biz ördük demir ağlarla” dediler. İçinde Atatürk var ve rakı sözü geçiyor diye Vardar Ovası türküsünü lanetlediler…
Milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık dediler. Atatürk’ü sarhoş, kalpsiz, dinsiz, megaloman gibi gösteren “Mustafa” belgeselini alkışladılar.
Elhamdülillah Anıtkabir’i yakarız da yıkarız da dediler Devlet nişanında ki Atatürk siluetini yok ettiler. İzmir Marşı bir tek Konya stadında söylenmiyor, ne güzel dediler.
Atatürk’ün annesine ağza alınmayacak sözler ettiler. Afet İnan’a dil uzattılar. Kadir Mısırlı gibi meczup ve deliyi danışman olarak maaşa bağladılar. Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan 10 Kasım konuşmasında aynen şunları söylüyor: “Şimdi birileri çıkmış biz Atatürk’e Atatürk dedik diye kendilerine göre bir sürü senaryo yazıyor. Cumhuriyetimizin kurucusunun adı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise bizim bunu ifade etmemizden daha tabii ne olabilir? Ülkemizin ve milletimizin bu önemli değerini darbecilerin, vesayetçilerin ruhu faşist, söylemi Marksist marjinal çevrelerin tekeline mi bırakacağız. CHP’nin Atatürk’ü milletimizden kaçırmasına izin vermeyeceğiz. Atatürk’ü zihinsel fetişizme kurban etmeyiz” diyor. Bizim de bu sevgi karşısında gözlerimiz yaşarıyor. Yalnız sormadan da edemiyoruz: “Ne oldu, kafanıza taş mı düştü!” diye…
Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan devam ediyor: “Bugün hala Atatürk’ün mirasçısı olduğu iddiasındaki CHP’nin Atatürk’le zaten çok daha önceden zayıflamaya başlamış ilişkisi, 10 Kasım 1938’de tamamen kesilmiştir. Atatürk ebediyete irtihal ettikten sonra paranın üzerine İsmet İnönü’nün resmi konuldu. Bunu yapan kim? CHP zihniyeti. Bu tarihten sonraki CHP önce İsmet İnönü’nün daha sonra başına geçen başkanların CHP’si olmuştur.”
Bilgi toplumu olmadan fikir sahibi olduğumuz için söylenenlere hemen inanıyoruz. Paraların üzerine İsmet Paşa’nın resminin konmasının hikayesi başkadır. O yıllarda banknotlarımız İngiltere’deki bir matbaada basılıyordu, basılan 20 milyon lira (o gün için büyük bir meblağ) Londra’dan ülkeye New York Shine isimli gemiye getirilirken yakıt almak için Yunanistan’ın Pire Limanına uğradığında Alman savaş uçakları tarafından 16 Nisan 1941 yılında bombalandı ve battı.
Denize saçılan paralar Yunanlılar tarafından toplandı. Ülke ekonomisi için çok büyük bir çöküntüyü önlemek için bu paralar tedavülden kaldırıldı. Ve önlem olarak İnönü portreli paralar basıldı. Ve bu olay Atatürk’ün ölümünden 2,5 yıl sonra vuku bulmuştur. Ülkenin geleceği için çok önemli bir olaya bulunan bu önlemin bu şekilde yansıtılmasının ne denli üzücü ve yanıltıcı olduğunu bilmeyenlere belirtmek istedim.
Atatürk bu durumlar için diyor ki: “Kimseyi aldatmayacaksın, memleket için gerçek neyse onu görecek ve o hedefe doğru yürüyeceksin. Herkes seni yolundan çevirmeye, engellemeye, mani olmaya çalışacaktır. Son karşı koyuşları yok eden olacaksın, önüne sayılmayacak güçlükler yığılacaktır. Kimseden yardım gelemeyeceğine inanarak bu güçlükleri aşacaksın. Ondan sonra sana büyüksün derlerse, bunu diyenlere güleceksin…”
Ve şimdi Türkiye Atatürkçü oldu, öylemi?
Lütfen aklımızla alay etmeyin!...
Hepinize iyi hafta sonları Sevgili Denge okurları.
Yazarın Notu: Kafamda deli sorular…
1-Atatürk’ün kurduğu bütçesi 5-6 bakanlığın bütçesinden fazla olan diyanet işleri Başkanlığı Atatürk’ün ölüm yıldönümü Cuma gününe denk gelmesine rağmen Cuma hutbelerinde Atatürk’e neden yer vermedi?
2-Atatürk’e karşıtlığı (düşmanlığı demiyorum) herkes tarafından bilinen ve tescillenen meclis başkanı yeniden hangi amaçla aday gösterildi?
3-Atatürk’ün ölüm fetvasını vermiş bir kişinin adı bir ilkokula hangi amaçla, neden ve niçin verildi?
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.