Hayatımda rakıdan başka içki içmedim. İçmem de. Benim parolam "hava kararır, bardak ağarır" sözüdür. Rakı içmeye başlayışımdan bu yana yarım asırdan fazla bir süre geçti.
Zirai Donatım Kurumu'nda çalışırken şimdiki Garanti Bankası'nın olduğu yerde Sucuoğlu Lokantası vardı. Mesai bitiminde bulvarda bir saatlik bir yürüyüşten sonra arkadaşlarla Sucuoğlu'nda buluşur içkimizi yudumlar günün olaylarını tartışırdık. O zamanki rakılar zehir gibiydi. Genizi yakmadan mideye gitmezdi. Ufak pelur kağıtlarını rakı bardağının içine sokar sonra da kağıdı yakardık. Mavi, mavi alkol yanardı.
Aslında rakı bir içkiden çok bir törendir, Türk insanının sofrasında. Evet ,her içki özeldir ve bu yüzden özel davranılmayı hak eder ama rakının yeri bir başkadır gönlümüzde. Onun bir keyif, bir yarenlik, bir lezzet, bir rahiya olduğunu Atamızdan öğrendiğimizden midir, nedir fena halde tutkuyla bağlanmışızdır. Zaman, zaman başka kadehlerde arasak da mutluluğu, sonunda yine rakının o buram, buram anason kokusuna döneriz.
Rakının güçlü bir karakteri vardır. Bunun içindir ki öyle her bardakla içilmez. Her kalıba dökülmez. İncecik bardağında camın kalınlığı bile önemlidir. Dudakla rakının birleştiği noktada camın aradan çekilivermesi, çekilemiyorsa da varlığını hissettirmeyecek kadar ince olması gerekir.
Rakı mizahtır kimi zaman…"Rakı is the answer but I don’t remember the question” (Cevap rakı ama soruyu hatırlamıyorum) tişörtlerinde olduğu gibi… Kimi zaman neşeli bir sohbet, kimi zaman dertleşmedir.
Suyla öpüştüğü! anda bambaşka bir renge dönüvermesiyle, görsel bir ayindir aynı zamanda. Şişesinin dibinde kalan son damlada arkadaşlarla iddiaya girerdik kaç damla çıkacak diye… Ama bazen de bir türlü açılmayan ve uğraşanın elini paralayan kapağıyla merhametsizdir.
Rakı, maçodur biraz… Onu içen kadına çoğu yerde “kötü gözle” bakılır bazı çevreler tarafından. Ama bir yandan da hoşgörülüdür, üstüne cila diye soğuk bira içenlere sesini çıkarmaz. Vefalıdır; suyla olan dostluğunu hiç bir şeye değişmez.
Gösterişi sever, gün olur, “Aslan sütü” dedirtir kendisine. Sözün özü uzundur rakının öyküsü… Ve herkesin dağarcığında mutlaka bir rakı öyküsü bulunur.
Eskiden bizi rakıdan başka her şeye benzeyen Tekel'e mahkum edenler yok olunca yeni yeni, marka marka rakılar marketlerin vitrinlerinde arz-ı endam etti. Rakı üreticileri unuttuğumuz tatlardan, kokulardan söz ediyordu. O güne kadar hiç aklımızda yoktu, anasonun en iyisinin nerede yetiştiğini, iyi suyun rakının içiminde ne denli önemli olduğu…
Geçenlerde yeni bir markanın rakısına bakma şansını buldum. İlk yurdumu alır almaz, bize şimdiye kadar rakı diye yutturanlara lanetler okudum. İçimi çok yumuşak, insanın boğazından aşağı yuvarlanırken yakıcı bir alkol tadı bırakmıyor, şeker gibi lokum gibi bir şey güzel kokuyor, şişesi son derece şık, kapağı kolay açılıyor…Daha ne olsun? Hiç alışkın olmadığımız kadar yumuşak içimli olduğu için çabucak tüketiliyor. Kadehler peş peşe yuvarlanıyor alışık olmayanlar için zor saatler olabilir. Benden uyarması. Bu rakıyı içerken bazılarına ve Tekel'e hem kızdım hem de sevindim. Kızdım bize acı rakıları kakaladıkları için. Sevindim gençliğimde böyle lokum gibi rakılar olsa ben bu kadar yaşar mıydım acaba diye…
Bu yeni çıkan rakılar için en doğru teşhisi o gece masadaki arkadaşlardan birisi koydu. "Çok güzel ama bu rakı değil, başka bir şey.”
Ne diyeyim? Bizi rakı diye yıllardır, yakmadan damağımızdan geçmeyen, su katılmadan içilemeyen , her şişesi bir başka kokan, kapağı açılamayan tuhaflıklara alıştıran ve mecbur kılanlar utansın ve yerin dibine batsın!
Yazımızı güzel bir rakı şiiriyle noktalayalım sevgili okur:
Rakı sofrasında susulmaz arkadaş,
Hıçkıra hıçkıra ağlayacaksın..
Arınacaksın gururundan, paşa gibi.
Şerefe ulan diyeceksin Şerefsiz Dünya'ya inat şerefimize,
Kırar gibi tokuşturup kadehleri,
Gırtlağınla seviştireceksin meyleri..
Gömeceksin kendini şişelerin dibine, ölür gibi içeceksin!
Öleceksin arkadaş..
Oturtacaksın karşına geçmişini,
Güle güle küfür edeceksin...
Unutacaksın, unutur gibi içeceksin !
İçiyorsan Rakıyı öve öve,
Söve söve kusacaksın ne varsa içinde...
Can Yücel
Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.
Not: Kadın gözüyle rakı ve erkek gözüyle rakıyı sizlere rakı güzellemesi olarak Yonca Tokbaş ve Yılmaz Özdil’den aktarmıştım. Bir çok arkadaşım ve dostum biz bir de senin gözünden ve senin sözünden rakı güzellemesi isteriz deyince onları da kıramadım bu benim kendi rakı güzellemem içenlere de içmeyenlere de selam olsun.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.