Benim bir sloganım vardır, "Hava kararır, bardak ağarır" diye bu yazıda size iki ayrı kalemden rakı güzellemesi aktarmak istiyorum. Bir kadın (Yonca Tokbaş) ve bir erkek (Y. Özdil) gözüyle rakı nedir?
Bir kadın gözüyle rakı :
Herkes rakıyı erkekler içer zanneder. Oysa bence rakıyı en güzel kadınlar içer. Ben içerim. Rakı kadındır, kadın da rakı…Birbirlerinin, halinden tadından anlarlar.
Hiç konuşmadan anlaşırlar. Yalnızlık zor ve çekilmez geldiğinden ikisine de, yanlarında mutlaka balık ve peynir ararlar. Ufak tefek tatlardan ve hatta acılardan da haz aldıklarından, yanında mezesi olmadan duramazlar. Kadının içindeki beyazdır. Rakı buğudur, dumandır, mesafedir. Hem şeffaftır, hem bulanık temkin ister, ihtimam ister. Kadın o yüzden pek güzel içer rakıyı.
Kadınlığın içinde saklanan erkektir rakı. Güçtür. Meydan okumadır. Elindeki rakıyı erkek gibi tuttun mu, göz dağı verdirendir. Gözünün içine bakabilmektir, gözünü kırpmadan. Dik durmaya zorlar insanı. Eşitliktir rakı.
Doğu'nun içindeki Batı, Batı'nın içindeki Doğu'dur. Kısacası Anadoludur. Anadolu kadar yaşlı, onun kadar çeşitli, renklidir. Politikadır, yenilen kazıktır, şikayettir, isyandır.
Kalabalıkları sevdiğinden doğurgandır.Bir kişi başlarsın bazen içmeye, bakmışsın olmuş masada on kişi.
Hiç bilmediğin nağmeleri öğretir rakı. Bildiklerini unutturur. Mucizedir. Türk sanat müziğidir.
'Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım…' diye başlarsın derinden.
Durup dururken ağlatır, olmadık yerde kahkaha attırır. Kadın ruhludur rakı.
Daldan dala her türlü duyguyu tek kadehte yaşatır. Karışık kuruşuktur hisleri. Kafayı buldun mu, bed sesindeki buğulu nağmedir rakı.
Masadan kalkmadan, rezil olmadan darma duman olmaktır.
Bir sahilde kadehi karşıdaki dört adaya kaldırmaktır.
Kadın gibidir rakı diyorum ya, çünkü içmeyi bilmeni ister rakı. Kolay değildir.
Dalgaya gelmez, hassastır. 'Şerefe!' dedin mi, o sofrada anlatılan her şeyi sır gibi tutacağına dair şeref sözü verdiğin namustur rakı.
Kandırılmak istemez, yalandan haz etmez, tüm gerçekleri ortaya döker rakı.
Hesaplaşmadır, yüzleşmedir,rahatlamadır. Rakı-balık masasında yoksa kadın, masadaki erkeğin dilindedir, havasında vardır, hayalinde canlanır.
Rakı kadınsız olmaz, haremlik selamlık durmaz.
Bazıları rakıyı erkekler içer zanneder. Rakıyı erkek gibi kadınlar da içer.
Bu toprakların vazgeçilmez parçasıdır rakı.
Dil, din, ırk, kökenine bakmaz, tanımaz, ayrımlarla uğraşmaz.
Uhu gibi, japon yapıştırıcı gibidir rakı birleştirir.
Altın sarısıdır, sarı zeybektir, Yeşil İzmir’dir, Beyoğlu’dur, Beyler beyi’dir, Ala’dır, Efe’dir, eskiden kalma ama Yeni'dir rakı.
Eskilerin dediği gibi aliyul-ala’dır rakı. Sarı ve beyaz leblebimizdir. Geçmişten bugüne, bugünden geleceğimize mirastır.
Gelenektir, yasak tanımaz, özgürdür.
Hicazdır, nihavenddir, makberdir, 'bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin' diyerek hayata avaz, avaz tutturandır. Deşarjdır, ikinci baharımızdır bizim.
Kalamıştır, anasondur. Bizimdir, bizdendir, eskimiz, yenimiz, tarihimizdir. Yadigarımızdır.
Sözünü sakınmayan, sözünü esirgemeyen kadın gibidir. Benim gibidir, tüm kadınlar gibidir rakı.”
Bir erkek gözüyle rakı:
Neymiş efendim Atatürk rakı içiyormuş , Aslandı o aslan … Aslan sütü içecekti tabiatıylan. Siz hadi 'dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç' diye inceden başlayın ben size yetişirim.
Açık söylemek gerekirse içki yasaklanabilir bence hiç mahzuru yok.Ama rakı asla…
Bazıları öyle zanneder ama, aslında içki değildir rakı. Yurt sevgisidir örneğin. İki tek attın mı 'nolacak' bu memleketin hali?” diye endişelenmezsin aksi olsa…
Tıp bazen çaresiz kalır, o ilaçtır, ayrılığa, gurbete bile iyi gelir.
Kontörsüz muhabbettir, büst gibi oturan adamın bile çenesini açar, gülümsetir. Kahkahadır, hatıraları, geçmişi kaydeden CD’dir.
Botokstur bir nevi, en kaknemi bile bir başka görünür gözüne.Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır…İçilir, güzelleşilir.
Herkesin gençlik hatası olabilir. Bira içersin. Sonradan para kazanıp tenise başlayınca şarap içmeyi matah bir şey zannedersin.
Amerika’da TIR şoförlerinin içtiği viskinin dublesine İstanbul Bebek’te TIR parası ödersin, ayrı.
Ama kürkçü dükkanıdır, döner dolaşır, gelirsin.
O , Orhan Gencebay’dır. Entel barlarda, sosyete kulüplerinde dinlemeye utanırsın… Ama hepimiz biliriz ki, ezbere bilirsin…İstediğin kadar ağız burun kıvır, altın plağı hep o alır.Tatlıses'dir. Realitedir.
Çocuktur, ağlarsın. Hele beyaz peynir ile kavun olursa sağında solunda örgüttür. PRK. Ama bölücü değil, birleştirici…Türk’ü de içer, Kürt’ü de, Laz'ı da istersen sor bak, Ermenisi de , Rum’u da, Yahudisi de . AB'cidir, çünkü Rum öyle bir meze yapar ki, helali hoş olsun Kıbrıs’ı veresin gelir.
Madem yasaklayacaksın rakıyı, neden balık avlıyorsun o zaman? Şerbetle mi yiyeceksin lüferi?
Ne anlamı var deniz börülcesinin, rokanın, rodikanın, maydonozun. İnek miyiz biz?
Yoksa şakşukayı şarkı mı zannediyorsun sen? Yanlış şiir okuyorsun hapse giriyorsun. Oku bak ne diyor dünya güzeli Orhan Veli:
"Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip musikiler alıyorum
Bir de rakı şişesinde balık olsam…"
Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.