Henüz ilçe adaylarının bile sürpriz bir şekilde yeni, yeni belirlendiği Aydın ve İzmir’de yerel seçimleri kimin kazanacağını sorgulamak kolay bir iş değil. Çok anlamlı da gözükmeyebilir. Seçimi kimin kazanacağını öngörmek sonunda bilimsel bir araştırma konusu da olabilir. Ne var ki Türkiye ‘de hayli prestij yitirmiş bir alandan söz ettiğimizi unutmadan bu saptamayı yapıyoruz. Neredeyse bir futbol karşılaşmasının skorunu bilmek türünden bir kestirmeye de dayanmaya başladı saha araştırma ve anket çalışmaları.
Oysa meseleye daha geniş açıdan bakmak ve olayı partilerin siyasal davranış kavramının sınırları içinde ele almak gerek diye düşünüyorum.
Aydın ve İzmir 11 yıllık AKP iktidarında nirengi noktası teşkil ettiği için yani muhalefetin simge şehirleri olarak sivrildiği için bu konunun üzerinde durmakta ve bu konuyu iyi analiz etmekte yarar olduğu kanısındayım.
Aydın’da herkes seçimlerin MHP ile CHP arasında geçeceğinde hemfikir. Her iki ilde de CHP önde görünse de tüm imkanlarına karşın CHP için bu illerde seçim pek kolay geçeceğe benzemiyor.
Hafızam beni şayet yanıltmıyorsa galiba 1994 seçimleriydi. İstanbul’da ANAP’tan Bedrettin Dalan, CHP’den Zülfü Livaneli, Refah Partisi’nden Recep Tayyip Erdoğan, DSP’den Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’ın ağabeyi Necdet Özkan İstanbul belediye başkanlığı için adaydılar.
Tüm anketler seçimlerin Dalan ile Livaneli arasında geçeceğini gösteriyordu. Hatta seçimlere yaklaştıkça Livaneli öne çıkıyordu. Fakat İstanbul’da oldukça fazla taraftar kitlesi olan Necdet Özkan sol oyları böldü ve seçimlerde hiç şans verilmeyen Refah adayı Recep Tayyip Erdoğan belediye başkanı seçildi. Bu tamamen bir strateji hatasıydı ve CHP ye çok ağıra patladı.
Geçen yazımda da belirttiğim gibi bu seçimlerde de ilçe adayları seçilirken başarılı belediye başkanları nedensiz bir şekilde çizik yedi ve bu kişiler taraftarlarıyla birlikte küstürüldüler. Aydın ilçelerinden Kuşadası’nda, Didim’de, Söke’de ve diğer bazı ilçelerde yapılan hatalar ve başarılı başkanların tasfiyesi İzmir’de Konak’ta başarılı bir Hakan Tartan varken üstelikte eğilim yoklamalarından açık ara önde çıkmışken oraya KCK’lileri avukatlığını üstlenen ve Atatürk karşıtı söylemleri bilinen Sema Pekdaş’ın aday gösterilişi anlaşılır gibi değildir. Bornova’da başarılı hizmetleri nedeniyle halk tarafından sevilen Prof.Dr.Kamil Okyay Sındır gibi bir isim çizilirken kimsenin tanımadığı Olgun Atilla’nın aday gösterilmesi anlaşılır gibi değildir. Buca’da Ercan Tatı, Karşıyaka’da Cevat Durak, Çiğli’de Metin Solak, Ali Ağa’da Turgut Uyar, Dikili’de Osman Özgüven, Urla’da Selçuk Karaosmanoğlu gibi markalaşmış yerel halkın sevgisini kazanmış isimler maalesef aday gösterilmemişlerdir.
Bu isimlerden başta Mümin Kamacı Didim’de, Hakan Tartan Konak’ta , Ege Koop çalışmalarıyla haklı bir isim yapmış olan Hüseyin Aslan İzmir Büyükşehir’de DSP’den aday olmuşlardır. Kimsenin onlara kızmaya , kınamaya hakları olmadığını düşünüyorum. Onlar görüşlerini değiştirmemişler, kırgınlıklarını içlerine atarak gene sosyal demokrat bir parti olan DSP saflarından aday olmuşlardır. Yazımın başında 1994 İstanbul yerel seçimlerinin nasıl kaybedildiği hiç şans verilmeyen Recep Tayyip Erdoğan’ın nasıl belediye başkanı olduğunu anlatmıştım. Aynı olay 20 yıl sonra Aydın ve İzmir illerinde dilerim tekerrür etmez. Zira Aydın ve İzmir illeri aydın ve aydınlık yüzlü insanlarıyla bu iktidarın karşısında durmuş, muhalefetin simgesi ve yıldızı olmuştur. Aydın ve İzmir illerinin kaybedilmesi milletvekili seçimlerini kaybetmekle eşdeğerdir. Hani bir söz vardır: “Yediğin hurmalar bir gün gelir tırmalar.” Dilerim CHP’nin yanlış tercihleri bu söze benzemesin buna üzülenler yine biz yani bu iktidarın artık gitmesi gerektiğini düşünenler oluruz.
Hepinize mutlu hafta sonları değerli Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.