Yıl 1961 Haydarpaşa Lisesi'nde öğrenciyim. Dayım ise Kocaeli Ziraat Bankası'nda müdür. Yılbaşı geliyor, dayım ' yılbaşında bize gel, yılbaşında birlikte olalım deyince kalktım Kocaeli' ne gittim. Güzel bir gazinoda toplandık. Eğleniyoruz. O sırada gazinoya yılbaşı biletleri satan bir bayi geldi. Herkes bilet alıyor, dayim bana döndü;' sende alsana' dedi. Ben de param yok dedim. Neyse bana da bir bilet aldırdılar... Ertesi gün herkes biletlere bakıyor kimsede bir şey yok... Bende bakayım dedim, aaa benim bilete 500 lira isabet etmiş. Çeyrek bilet olduğu için 125 TL alacağım. Ertesi günü İstanbul Eminönü'ndeki Nimet Abla gişesine gittim. Hiç unutmuyorum, o zamanlar yeni çıkmıs Demir 10 liralar vardı 0 10 liralarla bana 125 TL ödediler. Çok büyük paraydı benim için... Talih kuşuyla ilk tanışmam böyle oldu. Ondan sonraları en büyük mücadelelerimden biri 31 Aralık akşamları uyuya kalmadan gece yarısına kadar dayanabilmekti. Öyle yeni yıla uyanık girmek falan değil, TRT' deki Milli Piyango çekilişini beklemek için (15-16 yaşlarından itibaren dansöz beklemişliğimizde vardır)
Gözlerimiz ağırlaşır, uyku 'ya yenilmeden hemen önce büyüklerimize 'beni uyandır' diye yalvarırdık, ama onlar da uyuyakaldığı için genelde mücadeleyi kaybederdik.
Uyanık kalabilmişsek eğer TRT çekiliş noktasına bağlandığında, elimizde bilet heyecanla bekler, dönen cihazlardan düşen toplara pür dikkat bakardık.
Uyuyakalmışsak o gece, ertesi günü gazetelere hücum ederdik.
Milli piyango sonucu beklemek, zengin olmayı beklemek değildi bizim için. ‘Piyango bana çıkarsa' diye başlayan bir cümleyi 'bisiklet, müzik seti, çikolata alırdım' diye bitiren bir çocuğun eğlenceli ritüeli ve yılbaşı klasiğiydi sadece...
Hatta Milli Piyango'yu hayal kurmakla o kadar özlestirmistim ki lisede Din Kültürü Ahlak Bilgisi
Öğretmeni 'haramdır' dediğinde, ‘hayal kurmak haramdır' gibi algılamıştım. Önceki gün bir piyango bayii; 'Milli Piyango bileti ister misiniz' diye sorduğunda tereddütsüz 'hayır' dedim.
Çocukluğumuzun en eğlenceli ritüeli, şimdi benim için neden bu kadar itici olmuş olabilir ki?
Eve gidinceye kadar bu sorunun yanıtını düşündüm. Yanıtı açıktı; Yaşananlar yüzünden Milli Piyango' dan soğumuştum. Hasılat paylaşım yoluyla işletmenin özel şirkete devredilmesi sürecindeki kayırmacılık zaten can sıkıcıydı. Buna bir de yeni dönemdeki tuhaf olaylar eklendi. İşte size birkaç örnek; - 49 rakamdan 6'sını bilene büyük ikramiye verilen sayısal loto' nun önce rakamları yükseltildi...
Klasik sayısal loto 3 Ağustos 2020 gününden itibaren 90 rakamdan 6'sı bilindiğinde büyük ikramiye veren çılgın sayısal loto' ya dönüştü. Bu dönüşümden sonra yapılan çekilişlerde ne 6, nede 5 TL çıkmıyor. Matematik öğretmeni arkadaşıma sordum, 90 sayı arasından 6'sını tutturma ihtimali 1 622 614 630 ( 622 milyonda bir).
Haftalardır MP hesabında toplanan para büyüklüğünü o para ile kazanılan faiz vs gelirleri düşünebiliyor musunuz?
Fikir sanat ürünlerinin telifinden, bebek bezinden dahi %18 Katma Değer Vergisi alan Devletimiz,
Milli Piyango' nun katma değer vergisini sıfırladı. Bu değişiklikle 10 yıl boyunca 18 milyarlık bir serveti şirkete bağışlamış oldu. Ayrıca ikramiye kazananlardan ikinci %20 kesinti icat etti.
Daha da uzatıp sizin şevkinizi de kırmak istemem ama benim tadımı kaçıran bunlar gibi bir sürü tuhaf olaylar da var.
Kısacası yoksulların, garibanların, orta direk mensubu hayalperestlerin bir 'talih kuşu' vardı. Onu da yabancı şirketin kafesine bağladılar.
Hepinize iyi hafta sonları sevgili DENGE okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.