Takip Et
  • 21 Mayıs 2021, Cuma

BU DA GEÇER!

Çin Devleti'nin attığı bir roket yolunu şaşırıp dünyaya düştü. Başımızda az bela varmış gibi şimdi de oturup roketlerin düşmesini bekleyeceğiz.

Depremler, yanardağlar, iklim değişiklikleri, buzulların erimesi, çekirgelerin saldırması, arıların yok olması, virüsün farklı mutasyonları, aşı ve çeşitleri, açlık, işsizlik, yoksulluk ve kitlesel göçler, mültecilerin denizlerde boğularak ölmesi, savaşlar ve saldırılar derken her sabah yeni bir dertle uyanıyoruz güne…

İnsanlığın sorumsuzluğunun ve bitip tükenmeyen isteklerinin faturasını yine İnsanın kendisi ödüyor, ona ödetiliyor. Kıyamet günleri bu olsa gerek… Denizin kenarında oturup dalgaların durmasını bekleyenler gibiyiz. Başımız belada mı? Daha ne olmasını bekliyoruz ki…

Ahmet Kaya söylüyor ya:

“Nerden baksan tutarsızlık…

Nerden baksan ahmakça”

Öyle uzun, tutarsız ve ahmak hikayelerden biri işte… Bir zamanlar bir derviş uzun süre yolculuk ettikten sonra, yorgun argın bir köye varmış. Köylülere yatacak yer ve yemekleri olup olmadığını sormuş. Köylülerde “ Beyim biz fakiriz” deyip, Şakir'in çiftliğini göstermişler. Şakir bir sürü sığırları olan zengin bir adammış. Dervişi misafir etmiş. Derviş güzelce yemiş, içmiş, dinlenmiş. Giderken de Şakir’e “zenginliğin kıymetini bil” demiş. Şakir de “Bu dünyada her şey geçici, hiç belli olmaz, bu da geçer” demiş.

Aradan bir zaman geçmiş ve dervişin yolu yine bu köye düşmüş. Tabii yine hemen Şakir’i sormuş. Köylüler, “Sorma Şakir geçen seneki selde bütün sığırlarını kaybetti, fakirleşti, Haddad’ın yanında çalışıyor” demişler.

Haddad’ın evi tepedeymiş, selden zarar görmeyen tek oymuş. Derviş hemen Şakir’i görmeye gitmiş. Şakir ailesiyle Haddad’a hizmet ediyormuş artık. Derviş’i yine de küçük evinde ağırlamış, ona bir tas çorba vermiş. Derviş giderken Şakir’e üzgün olduğunu söylemiş. Şakir de “Üzülme, bu da geçer” demiş. Aradan yıllar geçmiş ve bizim Derviş’in yine yolu düşmüş köye. Tabii hemen Şakir’i sormuş. Demişler ki “Haddad öldü her şeyi hizmetkarı Şakir’e bıraktı. Şakir tepedeki büyük konakta yaşıyor artık.” Derviş gitmiş yanına. Konakta gecelemiş, karnını doyurmuş. Gitme vakti gelince de “Seni böyle iyi görünce çok sevindim” demiş.

Şakir’in yanıtı yine aynıymış, “Bu da geçer.” Derken yedi yıl sonra, Derviş köye yolu düşünce, Şakir’i görmek istemiş. Demişler ki: “Şakir öldü. Mezarı da şu tepede.” Üzülmüş Derviş, hemen mezarını ziyarete gitmiş. Şakir’in mezar taşında: “Bu da geçer” yazıyormuş.

Ölümün ne geçecek demiş Derviş, devam etmiş yoluna… Yıllar yıllar sonra bir gün Derviş’in yolu o tepeye düşünce, Şakir’in mezarını ziyaret etmek istemiş. Fakat tepede ne mezar kalmış ne de taş.

Bu seferde sel tepede ne varsa götürmüş… Biz de bu zorlu salgın günlerinden geçerken, umudu kaybettiğimiz de Şakir gibi: “Bu da geçer” demesini kendimizce bilmeliyiz.

“Bu da geçer” diyelim birbirimize. Ailemize, arkadaşlarımıza, komşularımıza, tüm tanıdıklarımıza: “Bu da geçer diyelim ki, lafımızı ve söylemimizi duysun hayat…

Hayat bir geçit töreniyse, bu da geçer ama teğet mi geçer, delerek mi geçer orasını bilemiyorum ve tahmin edemiyorum.

Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları.

YAZARIN NOTU: 4 yıl önce Denge Medya tesisleri önünde bir 19 Mayıs günü toplanmıştık. tvDEN’in açılışı yapılıyordu. tvDEN son 4 yıl içerisinde gelişti, güzelleşti ve büyüdü. Yalnız Ege’de değil, tüm Türkiye’yi bir ahtapotun kolları gibi sardı. Yurt içinde olsun, yurt dışında olsun kalabalık bir izleyici sayısına ulaştı. Bu konuda Aydın kardeşleri kutluyorum ve nice mutlu yıllara, nice güzel başarılara diyorum. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.