Takip Et
  • 21 Mart 2014, Cuma

Gök ekini biçer gibi...

Doğdun, üç gün aç tuttuk

Üç gün meme vermedik sana

Adiloş bebem

Hasta düşmeyesin diye

Töremiz böyle diye

Saldır şimdi memeye

Saldır da büyü

Bunlar engerekler, çıyanlardır

Bunlar;

Aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır

Tanı bunları

Tanı da büyü…

Geçen hafta içinde üç genç insanımızı ard arda kaybettik. Bir bahşiş verircesine üstü kalsın diyerek genç yaşta cömertçe ölüp gitmek bu tuhaf, bu yalnız ve güzel ülkenin insanlarına özgüdür. Bu yüzden olsa gerek tarihinin en eski zamanlarından beri her yıl onca genci sokaklarda kurban vermeye alışmış bir ülkenin belki de bir mucize eseri yaşayan fertleri olarak ölüm hiç şaşırtmaz bizi. 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın önce ekmeğini sonra hayatını çaldılar, şaşırmadık. Annesi bakkaldan ekmek almaya göndermişti. 45 kiloluk 14 yaşındaki hayatında kimseye ağırlık olmamıştı. Başında ölümsüz şapkasıyla insanlara bakıyordu bir nar ağacı gibi…

Berkin Elvan daha genç bile değildi. Daha bıyıkları terlememişti. 14 yaşında girdiği komadan 15 yaşında çıkamadı. Kararı önceden verilmiş bir AVM kavgasında hayatını kaybetti. Tıpkı Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan, Medeni Yıldırım ve polis memuru Mustafa Sarı gibi.

Basit bir ağaç hassasiyetiyle başlayan eylem başladığı yerde söndürülecek ve toplumsal barışı yerle bir etmeyecekti ki verilmiş bir karar uğruna buna müsaade edilmedi. On yıllar sonra ilk defa bulma ihtimalimizin doğduğu toplumsal uzlaşma imkanı da bir AVM uğruna çarçur edildi. Her toplumsal talebe ve isteğe yumrukla cevap vermenin Türkiye’yi getirdiği noktayı görüyor musunuz?

Başbakan gezi olaylarında tansiyonun düşürülmesine asla müsaade etmedi. Araya girip tansiyonu düşürme gayretinde olun Bülent Arınç’ın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tüm çabalarını boşa çıkarttı. AVM yapmaktan vazgeçip, ağaçları koruma sözü vermek yerine, kendisini destekleyenleri sokağa dökme tehdidinde bulundu. Kabataş’ta başörtülü kadına ne idiyü belirsiz saldırı olayından, Dolmabahçe’deki camii de içki içildi yalanlarına kadar birçok konuda yapılan açıklamalarla toplum bölündükçe bölündü.

Gezi parkına yapılacak bir AVM bir cana değer miydi?

Bir değil tam sekiz cana mal oldu, onlarca sakat kalanlar cabası. Başbakan inatla tansiyonun düşmesine müsaade etmedi. Yumruğa yumrukla, sopaya sopayla, kurşuna kurşunla karşılık vererek ülke yönetilir mi? Hele Türkiye gibi bir ülkede bu metodun nasıl sonuçlar doğurduğunu defalarca görmedik mi?

En kolay katlanılan başkalarının acısıymış ama birazcık vicdan taşıyan insan gece başını yastığa koyduğunda 14 yaşındaki bir çocuğun öldürülmesini içinde nasıl taşıyacak merak ediyorum. Sadece Berkin Elvan değil, Ali İsmail’in,Ethem Sarısülük’ün ve diğerlerinin ölmesine onlarca kişinin kör kalmasına ve yaralanmasına değdi mi?

Milli irade diye diye kendi vatandaşına güç göstermenin bir manası varmıydı. Allah korusun sizlerinde çocukları var, Başbakanın ya da hükümettekilerin çocuklarının başlarına kötü bir olay gelse yine milli irade sözünden bahsedebilirler mi? Yoksa bir kere geriye dönüp de baktığınızda bir AVM inadı yüzünden bu kadar çocuğun hayatını kaybetmesine bir o kadarının da sakat kalmasına, bu kadar bölünmeye, bu kadar kamplaşmaya hiç gerek yoktu. Bu ateş kıvılcımı, olduğu yerde akıl ve sükûnetle söndürülebilirdi diyor musunuz?

Başbakan gezi olaylarında yaptığı gibi bu gün de kendi hatalarının bütün faturasını başkalarına çıkarmaya devam ediyor. Gezi olaylarının başlamasındaki hataları, başarısızlıklarını, Kabataş ve Dolmabahçe açıklamalarındaki yalan ve yanlışlıkları görmezden geliyor. Yargıya, emniyete velhasıl tüm Türkiye’ye darbe vurarak devletin çivisini çıkarttığı gibi toplumsal emniyetin, barışın ve huzurun da çivisini çıkartmış durumda. Her meydanda öfke dili, nefret dili, kin ve şiddet diliyle demokratik bir toplumu sindirebileceğini, korkutabileceğini sanıyorsa aldandığını çok geçmeden öğrenecektir.

Yazıya şiirle başladık öyle bitirelim;

Öyle bakma çocuk

Yüreğimi yakma çocuk

Bırakıp da gitme

Bizi terk etme çocuk

Kent parkları yaşanmaz olur

Gülüşün asi durur

Bir kurşun seni vurur

Çocuk olur düşersin

Ömrün bağrımda, içimde büyür çocuk

Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.