Bugün 19 Mayıs 1919’un yani Gazi Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak basışının 98. yıl dönümü kutluyoruz. Bazıları bu tarihi, Kurtuluş Savaşı'nın, hatta modern Türkiye’nin başlangıcı olarak kabul ederler. Oysa daha Mustafa Kemal Samsun’a çıkmadan önce de Anadolu’nun dört bir yanında çoban ateşleri misali, bağımsızlık tutkusunun meşaleleri kongreler toplanmaya başlamış, halkın bağrından ‘reddi ilhak’ ve bağımsızlık çığlıkları yükselmişti.
Daha önce de çeşitli vesilelerle belirtmeye çalıştığım gibi, ulusal bir hareketi tek kişinin irade ve eylemlerine indirgemeye kalkmak, kabul edilemez bir yanlıştır.
Tarihimizi, Osmanlı’nın yüzyıllar süren iktidarını ve onun üzerine ölü toprağı serptiği toplumun uyuşukluğunu ve sonra da bir dâhinin şimşek gibi zekası ve azmi ile bu olguları tersine çevirmesi çelişkisiyle yorumlarsak hem onu hiç anlamamış hem de karşı karşıya bulunduğumuz sorunları aşacak yöntemlerden de mahrum kalmış oluruz. Toplumsal olayların çözümündeki anahtar tümce ‘Nasıl çözülür’ olmalıdır. ‘Kim çözer’ değil. Zaten modern toplumları kadim toplumlardan ayıran başlıca ögelerden biri de budur.
Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da o tarihi randevuyu kaçırmayıp, Samsun’da olmalarının nedenini ve anlamını da olayı ancak kişisel kararların ötesinde, zamanın imbiğinden süzülüp gelmiş, tarihsel gelişmelerin ve toplumsal dinamiklerin ışığında irdelediğimizde kavrayabiliriz.
Evet Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet, başka bir deyişle modern Türkiye, salt Mustafa Kemal’in kişisel iradesinin ürünü olmanın ötesinde bir olaydır. Hatta, önderin, Samsun’daki tarihi randevuda bulunmasını bile bu yöntemle, açıklamak gerekir. O koşulların bir araya gelmesi olmasaydı, hiçbir irade 19 Mayıs randevusunu oluşturamaz, oluştursa bile ona bu işlevi kazandıramazdı. Peki o zaman Mustafa Kemal’i, 19 Mayıs'ın neresine oturtacağız?
BAĞIMSIZLIK HAREKETLERİ ULUSAL HALE GELDİ
Kurtuluş ateşi Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasından önce yakıldıysa 19 Mayıs 1919 neyin başlangıcıdır?
Lider ile tabanın birleşmesinin ilk adımı olan 19 Mayıs 1919 ve vatanın dört bir yanında, ateşlenmiş ama henüz bir araya gelecek olgunluğa erişemeyip, münferit durumda olan bağımsızlık hareketlerinin, Erzurum’da yerelden bölgesele, Sivas’ta bölgeselden ulusala çevrilmesinin, nihayet bunun 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi ile taçlandırılmasının başlangıcıdır.
Başka bir deyişle, 19 Mayıs 1919 bağımsızlık savaşını yürütürken ona koşut olarak gelişen, birleşme bütünleşme; bir amaca doğru yönelirken oluşan uluslaşma sürecinin başlangıcıdır. Ve onu ne yalnızca Mustafa Kemal’in iradesiyle açıklamak mümkündür ne de Mustafa Kemal’in liderliğini ve Mustafa’yı Gazi Mustafa Kemal yapan koşulları görmeden anlamak ve anlatmak…
Tarihe bakmak, ileri vitesle giderken dikiz aynasına bakmaya benzer.
Uluslar, toplumlar, insanlar hangi amaca doğru ilerlemek istiyorlarsa o amaca uygun olarak bakarlar geriye…
19 Mayıs’ı çarpıtmak, 23 Nisan’ı unutmak, Mustafa Kemal’i inkar etmek (İnkar edenlere karşı çıkmak ilahlaştırılmasını onaylamak anlamına da gelmiyor tabii ki) hep ileriye yönelik amaçların ürünüdür.
Kim ki TBMM’nin de üstünde görmektedir kendini, 23 Nisan'ı unutturmaya çalışır, kim ki milli iradenin tek temsilcisi olduğu iddiasındadır ve ulus kimliğine karşıdır, 19 Mayıs’ı çarpıtmaya çalışır.
Kim ki aydınlığın ışığına karşıdır, Mustafa Kemal’i unutturmaya çalışır. Şu 19 Mayıs günü bir türlü çözemediğim soruyu size sormak istiyorum.
Milli iradenin temsilcisi olduğunu söyleyen bir kişi, nasıl olur da onun ilk kilometre taşlarından biri olan 19 Mayıs’ı ve onunla özdeşleşmiş Mustafa Kemal’i inkar eder, unutturmaya çalışılır?
19 Mayıs’ı tarih içindeki yerine doğru oturtunca kendini toplumun üstünde görenlerin gerçek yüzleri ve yerleri de kendiliğinden çıkıyor ortaya…
Yazımıza Necati Öngay’ın bir şiiriyle son verelim istiyorum.
Yurdu düşmanlar sardı,
Güneşimiz karardı.
Ninelerin gözleri
Birer kanlı pınardı.
************
Serin bahar meltemi
Gibi beyaz bir gemi
Samsun'a demir attı,
Göklerimiz ağardı.
*************
Bu gemide inanan,
Yurda şan, millete şan;
Büyük, eşsiz kahraman
Mustafa Kemal vardı.
Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları, Bayramınız kutlu olsun.
Yazarın Notu: 17 yıldır Denge gazetesini Aydın’ın simgesi haline getiren değerli kardeşim Mehmet Aydın ve çalışkan arkadaşları uydudan yayın yapan yapacak olan televizyon kanalı tvDEN’in açılışını bugün yapacaklar. Kendilerine başarılar dilerken tvDEN’in Aydın’a hayırlı olmasını canı gönülden diliyorum.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.