1961 yılında gittiğim İstanbul’dan 1973 yılında Aydın’a döndüğümde bir dershanede Türkçe öğretmeni olarak işe başladım. Üniversiteye hazırlanan gençlere dil yeteneği dersleri veriyordum. Fakat bu derslerin gençlere bir şey vermediğini sadece sınava hazırladığını görünce öğretmenliği bıraktım. Bugün hala eğitim sistemiyle uğraşıyorlar. Bu yüzden yurdumuzdan büyük bir göç yaşanıyor. Özellikle küçük çocukları olan aileler çocuklarının eğitimini düşünerek farklı bir ülkede yaşamayı istiyorlar.
İzlediniz mi bilmiyorum geçtiğimiz yıllarda Star televizyonunda bir sokak röportajı yapılmıştı. Ve halkımıza “Kıbrıs” adasının nerede olduğu sorulmuştu. Cevapları görmeliydiniz! Büyük bir çoğunluk “Karadeniz’de” demişti. “Rum kesiminde, Karadeniz’de” spiker emin misiniz dediğinde “elbette ben askerliğimi orada yaptım” diyenler vardı. “Ege de olduğunu iddia edenler de azınlıkta değildi.
Ve en sevdiğim yanıt, Kıbrıs Sicilya tarafında Sicilya denizine bağlı… Karadeniz ve Avrupa o tarafta
“Yok artık bu kadar olmaz” demeyin internette “Kıbrıs nerede” yazın ve seyredin. Geçenlerde Kanal D’de yayımlanan bir yarışma programı… Soru, “Osmanlı İmparatorluğu’nun uçağı var mıydı, yok muydu? Yarışmacı ailesine danışıyor. Ve aralarında geçen konuşma aynen şöyle: “Eğer Atatürk devri Osmanlı sayılıyorsa var ama Atatürk’ten önceyse yok. Atatürk olmadan önce yoktu diyor. Yanındaki eşi “Atatürk Osmanlı mı? Osmanlı devletini O kurdu. Vardır çünkü Osmanlı padişahları diyor, ilk padişah Atatürk. Sonuçta Atatürk’te padişah olduğuna göre Atatürk’ten sonra Vahdettin mi o arada bir şeyler oldu... En azından normal F16 yoksa bile paraşütlü maraşütlü bir uçak vardır” diyor.
Kurtuluş Savaşı’ndan haberleri yok demek ki! 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı hiç kutlamamışlar. Atatürk kim bilmiyorlar! Yaptıklarından ise haberleri hiç haberleri yok.
Biz de müfredattan Atatürk’ü çıkardılar diye üzülüyoruz. Yarışmaya katılan bu kişiler otuzlu yaşlarda. Yani Atatürk ve ilkelerinin müfredatta olduğu yıllarda eğitim görmüşler, görmüşlerse tabii. Hiç değilse ilkokul bitirmişlerdir. Sonuç ortada! Eğitim sistemimiz değişmedikten sonra içine Atatürk koymuşsun çıkarmışsın pek bir şey değişmiyor aslında. Kitaba koymak başka öğretmek başka…
Yine de ne olur ne olmaz diye Milli Eğitim Bakanlığı çalışmalarına devam ediyor. Öğretmenlere “Etkili Öğretmenlik Projesi” kapsamında üzerine “Felsefeden Tecrübeye- Etkili öğretmenlik” yazan ve içinde bir sürü makalelerin yer aldığı bir kitap dağıtıldı.
Bu kitaptaki makaleleri yazanların amacı ne eğitim, ne de öğretimle yakından uzaktan alakalı olamaz. Bunları yazanlar ancak art niyetli olabilirler! Kitabın içinde anne ve babaların çocuklarına dayakla bazı şeyleri öğretmeleri tavsiye ediliyor. Tabi öğretmenler de çocukların okuldaki velileri olduklarına göre, aynı öğretim yönetimine okulda da devam etmelerinden daha doğal ne olabilir ki?
Köy Enstitülerinin “ahlaksızlık yuvası” olduğu belirtilen kitabın içindeki bir yazıda “Türkiye’de okuma yazma bilmeyenlerin, okula gidenlere göre daha terbiyeli ve ahlaklı oldukları” iddia ediliyor.
Öğretmenlere kitapla birlikte bir de değerlendirme formu dağıtılmış. Yani karşı fikirde olanları da bir görelim diyorlar! Allah’tan gelen tepkiler üzerine dağıtılan kitaplar toplatılmaya başlanmış. Ne demeli artık bilemiyorum.
Aklıma Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı geldi. Katıldığı bir canlı yayında “Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış cahil halk. Türkiye’nin okumuş kesimi profesörden başlayarak geriye doğru en tehlikeli olanlar üniversite mezunları. Olayları en rahat okuyanlar ilkokul mezunları. Üniversite ve sonrası vahim. Çünkü zihinleri bulanık” demişti.
Zihniyet nasıl da aynı! Bu arada kendisi “profesör” En tehlikeli olanlardan yani! Kendi tabiriyle zihin bayağı bulanık.
Sahi ona ne oldu? Gelen tepkiler üzerine istifa etmişti. Ha… Geçen sene YÖK Denetleme Kurulu üyeliğine atandı!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “OECO ülkelerinde milli gelirden eğitime ayrılan payın ortalaması yüzde 5,2 iken bu oranda İslam dünyasında yüzde 1’i dahi bulmuyor. En başarılı çocuklarımızı, en parlak beyinlerimizi Batılı kurumlara ülkelere kapatıyoruz” demişti.
Beyin göçü, Türkiye’de son zamanlarda sıkça konuşulan konulardan biri. Siz eğitimle sürekli oynarsanız ya bilgisiz bireyler yetiştirirsiniz ya da imkanı olanları diğer ülkelere kaçırırsınız.
Hepinize iyi hafta sonları diliyorum sevgili Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.