3 ay kadar önceydi. Sosyal Medya'da Aydın Kent Konseyi başkanını bazı nedenlerden dolayı eleştirmiştim. Kendisi yakınlarıma telefon ederek benim alkolik olduğum iddiasında bulunmuştu. Kendisiyle bugüne kadar hiç karşılaşmamış, hiç konuşmamıştık. Zaten bugüne kadar hiçte tanışmamıştık. Ben kendisini kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak biliyordum. Meğerse kendisi aynı zamanda psikolog ve ruh hastalıkları hekimiymiş. Bana teşhis koymuş ama tedavi önermemişti.
Bu konuyu bugüne kadar bir yazı konusu olarak gündeme getirmeyi düşünmemiştim. Zira bu konuyu kişisel bir hakaret olarak algıladığım için bu sütunu işgal etmek istememiş, kendisinin içki masalarında onlarca fotoğrafları olmasına rağmen ben kendisini onun beni karaladığı şekilde itham etmeyi düşünmemiştim. Yalnız çok eski arkadaşlarım olan Mühendis Altan Güney’le Diş doktoru Rauf Değirmenci’ye telefon ederek benle bir sorunu varsa benimle temas kurmasını yakınlarıma telefon etmemesini söyledim.
Beni aramadılar. Geçtiğimiz Pazartesi günü kıymetli kardeşim ve Aydınpost’un Sahibi Erman Çetin’in yazısını okuyunca onlar hakkında düşündüklerimde yanılmadığımı anladım. Size Erman’ın yazısından bir bölümü aşağıda aktarıyorum:
"Kent yaşamında kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi kentin hak ve hukukun korunması ,sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmek..."
Bu yazdıklarımız ne mi ? Yasa gereği kurulan Kent Konseyi'nin amaç ve görevleri. Efeler Kent Konseyi yerel seçimler sonrası oluşturuldu. Yukarıda yazılan amaçlar doğrultusunda çalışma yapması için. Başkanı da bir doktor Tuncay Erdemir. Ne yapmışlar bugüne kadar? Her hafta toplanıyorlarmış bu arkadaşlar. Toplan, toplan sonuç ne peki? Siyaseten yandaş olan bir iki gazeteciyi konuk olarak getirmişler.
Onlar ile kendilerinin reklamlarını yapmışlar. Konseyin yasal amacına uygun, bir çalışma daha duymadık ve görmedik.Fatih Mahallesi'nde halk ayaklanmış, pazaryerinin kömür deposu olmasına direniyor. Efeler Kent Konseyi'nden bugüne kadar tıs yok! Efeler'deki yollar ve kaldırımlar perişan. Hatta Afrika ülkelerindeki yollar ile yarışıyor perişanlıkta ama, Efeler Kent Konseyi'nden tıs yok. Kentte yeşil alanların kalitesi düşüyor, yeşil alanlar artmıyor. Efeler Belediyesi Park Bahçe Müdürü Kent Konseyi'nde sekreterlik yapıyor. Parklar ve bahçeler içler acısı. Maalesef Efeler Kent Konseyi'nden bugüne kadar tıs yok! Kent Konseyi'ne ve Efeler Belediyesi'ne yönelen her eleştiriye yanıt aynı: "Orası bizim görev alanımız değil."
Peki ama siz necisiniz? En temel belediye hizmetlerini vermekten bu kadar mı acizsiniz? Şehrin çöp içinde kalması an meselesi. Ama olsun Efeler Kent Konseyi'nden bugüne kadar tıs yok! Mesut abilerinin yanındaki odada toplantı yapıyor arkadaşlar… Çıkıp bir kerede hesap sorsanıza, gidip Fatih Mahallesi'ndeki pazaryerinde olan kömür sorunu nedir baksanıza!... Sizi ilgilendirmiyor mu bu konu? Yoksa Özlem Ç.’den mi korkuyorsunuz? Aydın Valisi Sayın Erol Ayyıldız Kent Konseyi olaya el atacak diye beklersek ayvayı yedik demektir. Konu halk sağlığı ile ilgili olduğuna göre iş size düşüyor.
Değerli kardeşim Erman Çetin’in yazısının özeti kısaca böyle. Altına tüm içtenliğimle imzamı atıyorum. Kent Konseyi hakkında yazacak çok şey var aslında. Erman soruyor ya 'bugüne kadar ne yaptınız' diye ben söyleyeyim: Bir panel düzenlemişler konusu ahlak ve etik diye bakın bu paneli takdirle karşıladım. Başkan ve üyeler mutlaka yararlanmışlardır diye düşünüyor ve umuyorum zira bu panelin konusu en çok onları ilgilendiriyor. Ahlak ve etik konulu panellere en çok onların ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.
NOT: Konaklı Dershanelerinde müdürlük yaparken yanımda çalışan 16-17 yaşlarında iki çocuk vardı. İsimleri Ahmet ve Tayfun oğlum gibiydiler. Bana baba diye hitap ederlerdi. Ahmet, polis olmak istiyordu. Ahmet’i sınavlara götürdüm yazılıyı kazandı. Mülakatta kolunda ufak bir iz vardı eşgal belirleyici diye diskalifiye ettiler.
Tayfun’da bir gün matbaada çalışırken bir cam kırılıyor ve sol kolunda iz bırakıyor kolundaki ize bakarak katılırcasına ağlıyordu. Tamam oğlum geçer diyorum ama baba bende polis olmak istiyorum ya bu da Ahmet’te olduğu gibi eşgal belirleyici olursa diye ağlıyordu. Neyse ben Tayfun’u polis okulu imtihanlarına götürdüm. Mülakatta da yanındaydım. Tayfun Diyarbakır Polis Okulu'nu bitirdi. Marmaris'e polis olarak tayin oldu ve orada çalışıyordu. Rehineleri getiren uçağı izlerken bir baktım benim oğlum gibi sevdiğim Tayfun Yaman’da rehineler arasında. Polis olmasında naçizane katkım olan Tayfun’u gördüğümde ne kadar sevindiğimi anlatamam. Tayfun’a bir şeyler olsaydı kendimi suçlu hisseder ve çok üzülürdüm. Allah, Tayfun’u, ailesini ve beni çok seviyormuş.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.