Koronayla yatıyor, koronayla kalkıyoruz. Hiç şüphem yok ki bu zorlu günlerde geçecek…
Son birkaç yılda yaşadıklarımızı düşünün.
Deli dana, kuş gribi, domuz gribi, kene belası, çekirge istilası, depremler iklimlerin değişmesi, korona, tsunamiler, bereketsizlik, kaos, terör, anarşi, radikalleşme ve daha yığınla bela. İleride karşılaşacağımız yeni sıkıntıların habercisi gibi durmuyor mu?
Daha önce duyulmamış hastalıklar olacak tabii ki…
Felsefe profesörü Hakan Poyraz yıllardır: Gelecek üzerimize gümbür gümbür geliyor“ der ve sorardı: “Biz buna hazır mıyız?” Korona, dijital çağı hızlandırdı, alışverişten eğitime, tüm alışkanlıklarımız değişmeye başladı. Çağ, inançlarımızı, din anlayışımızı, Tanrı tasavvurumuzu da gözden geçirmemizi sağlayacak. Birileri değişmeye direnecek, birileri değişmeye direnenlere direnecek ama artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Etik kodları olan bilim ne kadar önemliyse, insanca yaşamamızı sağlayacak ilkeleri haiz inançlar da o kadar önemli. Dijital çağın yeni hümanizması, bilim-sanat-felsefe alanında insanın hakikatı tahakkuk ettirme yolunu verecektir diye umuyorum.
Bu yazımda Korona’ya başka bir gözle bakmak istiyorum. Microsoft’un sahibi dünyanın en zengin adamlarından biri olan Bill Gates 2015 yılında yaptığı bir konferansta: “Önümüzdeki 10 yılda eğer bir şey milyonlarca insanın hayatını tehlikeye atarsa bu bir savaştan çok, yüksek derecede hızla yayılan bir virüsle olur. Üçüncü dünya harbine hazırlanıyoruz ama 3. Dünya savaşı silahlarla değil, hızla yayılan virüslerle olabilir.” Demiştir.
Dünyayı yönlendiren 14 aile olduğunu biliyoruz. Bunlar her yıl bir ülkede toplanıyor, dünyayı şekillendirmek için fikir alışverişinde bulunuyorlar. Bunlar devlet başkanlarını atıyor veya görevden alıyorlar. Bunların çok büyük ilaç şirketleri var ve aşı dahil her türlü üretim yapıyorlar. Dünyaya çeşitli şekillerde yön veriyorlar. Bu aileleri bir hatırlayalım: Astor ailesi, Bundy ailesi, Callıns ailesi, DuPont ailesi, Freeman ailesi, Habsburg ailesi Lord ailesi, Morgan İlesi, Oppenheımer ailesi, Rockefeler ailesi, Rothsehıld ailesi, Russell ailesi, Warburg ailesi, Bill Gates ailesi… Bu aileler her yıl bir yerde toplanarak ABD ve AB ülkeleri arasında politik, ekonomik ve askeri işbirliğini güçlendirmek için yapılması gerekenleri tartışmaktır. Bu toplantılara Bilderberg toplantıları denmektedir. Bilderberg toplantıları ilk olarak Hollanda’nın küçük bir kasabası olan Osterbeek’te başlamıştır. İsmini de 29-31 Mayıs 1954 tarihleri arasında ilk toplantının yapıldığı bu küçük kasabada bulunan Bilderberg Otelinden almıştır.
Bu toplantılarda yapılan konuşmalar asla dışarıya sızdırılmıyor. Acaba diyorum üretilen bir virüsle Dünya’ya bu aileler tarafından şekil verilmek mi isteniyor. Dünya dijital bir yaşama doğru itiliyor mu? Dünya eve kapandı… Fabrikalar durdu, otoyollar boşaldı, ofisler sessizliğe büründü, okullar ara verdi, spor karşılaşmaları ertelendi, NBA stop etti, magazin sustu, sinemalar devreden çıktı, ozon tabakası nefes aldı, kirlilik azaldı, dünya kendine gelmeye başladı…
Herkes haklı olarak “Neler oluyor, nereye sürükleniyoruz” sorusunun cevabını beklemekte. Eve kapanan, işini kaybeden, servetinin erimesini izleyen herkes için bu en anlamlı soru!
Bilgi Çağında yerli işletim sistemi, yerli veri tabanı dili ve kendi sosyal medya platformlarını geliştirmeyen, bilgi güvenliğini sağlamayan ülkeler, global bilgi şirketlerinin ve arkasındaki ailelerin uydusu konumunda olmaya mahkumdur. Ülkeler dijital olarak birbirine entegre oluyor. Dijital dünyanın dili yazılımdır. Zemini ise internettir. İnternet üzerinden dünya yeniden kuruluyor. Ülkelerin etkinliği, gücü yeniden belirleniyor. Uydu, Mobil Teknolojiler, internet, sosyal medya üzerinden her ülke diğerini dinlemek için düzenekler kuruyor. Bu çağın dili ‘Bilgi’dir. Her ülke diğer ülkelerin her türlü Bilgi ve 'Verisi’sini elde etme peşinde. Dijital Dünya’nın damarları ülkenin “Telekom alt yapısı” ise kanı da bilgidir. Bir ülke sahip olduğu iletişim teknolojilerinin güvenliğini sağlayamazsa birçok siber operasyonlara maruz kalmaya mahkumdur.
Öjeni… Irkların ıslahı anlamına geliyor. İnsanları ayrıştırarak zihin, fiziksel güç, vb. yönlerden üstün ırk elde edileceğine inanılıyor! Hitler Almanya’sında olduğu gibi. Teksas Vali Yardımcısı Dan Patrick: Yaşlılar, ülke için kendini feda etmelidir!” derken, Trump ise ekonomiyi yeniden başlatmak için bulunan alternatiflerin başında “Yaşlılara ölüm” var. Yok ederek çözüm bulmanın Amerika’nın genlerinde olduğunu biliyoruz.
Dikkat ederseniz tüm Dünya’ya korkuyu saldılar. Bir de dikkat ettiniz bilmiyorum virüse en son yakalanması beklenen prensler, başkanlar, tanınmış futbolcular, tanınmış sanatçıalar bu virüse yakalanıyor. Tüm dünyanın tanıdığı kişilere bulaştırılarak daha büyük bir sansasyon yaratılmak isteniyor sanki...
Virüsün dini, imanı, tarikatı filan yok. Onu durdurmakta zorlanan insanlık çaresiz bilime yöneliyor. Bilim bunun çaresini elbette bulacak. Biraz sabır, biraz moral, biraz yardımlaşma…
Panik yok. Kurallara uyacağız ve bu belayı Allah’ın izniyle mutlaka yeneceğiz. İnsanlık şimdi bu sınavı veriyor. İktidarlar değişecek, ekonomik sistemler değişecek. Sosyal politikalar her şeyin önüne geçirilecek. Böyle bir dünyaya doğru yol alıyoruz. Dijital devrimle tanışacağız; yaşımız kaç olursa olsun. Tüm bunlara hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.