Yeni bir yıla girdik. Kanal İstanbul ve yerli milli otomobil tartışmaları ile. Tartışmalara bakıyorum. Kanal İstanbul’u tartışanlar arasında bir tane bile mühendis, arkeolog veya çevre bilimci yok. Yerli ve milli otomobili tartışanlar arasında ne elektrik mühendisi ne de makine mühendisi var. Spiker yolda vatandaşa soruyor: “Kanal İstanbul hakkında ne düşünüyorsunuz.” Diye vatandaşın yanıtı: ‘’ İnşallah iyi programlar yaparlar da izleriz.’’ Oluyor.
Çok sevdiğim bir söz var ‘’ Geçen gün ömürdendir.’’ Nazım Hikmet’ te: ‘’ Ömür öyle de geçer böylede… Yaşamak güzel bir şey.’’ Diyor.
Orhan Veli ise ‘’ Şöhretmiş, kadınmış para hırsıymış
Zamanla anlıyor insan dünyayı
Ölürüz diye mi üzülüyoruz?
Ne ettik, ne gördük şu fani dünya da
Kötülükten gayri?
Ölünce kirlerimizden temizlenir
Ölünce biz de iyi adam oluruz.
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış
Hepsini unuturuz.’’
Fazıl Hüsnü Dağlarca ise: ‘’ Gün doğar tarla kuşları uçuşurlar, ağır bir aydınlık, bildiğin şafak değil. Öyle dalmış ki yüzyıllar süren uykusuna uyandırmazsan, uyanacak değil…
Kardeş görmüyorum ama hala duyabiliyorum, gelecek zamanlar geçmiş zamanlardan parlak değil. Vakte şahadet edercesine yükselmiş, Akşam parıltısından, bütün zaferler üzerine, dağlar dalgalanmakta bayrak değil.’’ Şair Nihat Aşar ise: ‘’ Ne güzelmiş anamın sıcak göğsüne yatıp bir eşsiz musikiyi ninni diye dinlemek bütün oyuncakları bir kenara fırlatıp çimenlerin üstünde dört parça serinlemek artık ne gözlerimde denizlerin rengi var ne dudaklarımda dudaklarının tuzu günlerimin düzeni ne de bir ahengi var başım da bir ağırlık, içerimde bir sızı.’’
Yusuf Nalkesen’in Nasıl geçti o güzelim yıllarım şarkısı unutabilir mi? Bende her yılbaşı yalın ayak yamalı pantolonumla gezdiğim Balıkesir sokaklarını hatırlıyor ve özlüyorum.
Bir bitişin hüznü ile bir başlangıcın seyrini aynı zamanda yaşamak. Akreple yelkovan 12’ de buluştuğunda her şeyi unutup yeni bir hayata başlamak…
Öyle mi? Aldatmacayı rakamlarla saptamak. Ben daima gelecek anların ve gecelerin anlık sevincini düşünürüm. Gecenin gizemi ile günün aydınlığının hakkını ayrı ayrı vermeye alışmışım. Belki bunca yıldır bir şeyler karalamanın uyarıcılığını, hatırlatıcılığını es geçmemek, belli günlerin sıradanlığı ile başım pek hoş değil. Tek bir gecenin telaşını ömrüm boyunca anlayamadım. Yeni yılın ilk gününde muhasebe yapar mısınız? Özeleştiri denilen bir işlemin varlığından haberdar mısınız? Bu tür geceler benim için çok uzundur. Erteleme huyumuz hepimizin genlerine yerleşmiştir. Hele bir yeni yıl gelsin, hele bir bayram geçsin. Ertelemeler perhize başlayanlarla, ders çalışmaya başlayanların teselli söylemidir. Eğlenmelerinin, dileklerin ömrü bir geceliktir. Yılbaşı gecelerini değil de sabahlarını severim.
Gecesini sevmeyip sabahına sahip çıkmam biraz çelişki gibi görünse de sanki yaradılışın ilk günü gibi gelir bana. İnsan türü yavaş yavaş yeryüzüne yeniden geliyor. Ben kalabalıklar içinde kendimi hep yalnız hissettim. Onun için de yılbaşı geceleri sokağa çıkmam, çıksam da bir iki saat içinde evime dönerim.
Hâlbuki eskiden öyle miydi? Çemberler çevrilir, sular sokak çeşmelerinden içilirdi. Ağaçlara tırmanılırdı. Bebekler bezden, silahlar tahtadan, resimler kömür karasından yapılırdı. Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin isimleri konulur. Saatli maarif takvimi okunurdu.
Komşu da pişen bize… Bizde pişen komşuya düşerdi. Geceler ayaz, sokaklar karanlık, yıldızlar parlak olurdu. Turşu, salça, mantı evde yapılır, karpuz, kavun kuyuda soğutulurdu. Erik ağacının çiçeği, pencere camımıza yaslanır. Güz yaprakları bahçemize düşerdi.
Kardan adam yapılır, evlerde mangal veya sobayla ısınılırdı. Kış gecelerinde ve yılbaşılar da tombala oynanır, kestane patlatılırdı. Merdiven çıkılır. Aidat ödenmez. Yönetici seçilmezdi. Evler badanalı, sokaklar lambasız, mahalleler bekçili olurdu.
Haberler radyodan dinlenir, çizgi romanlar okunurdu. Okur defterine kenar süsleri yapılırdı. Hayat arkası yarın gibiydi, kesintisizdi. Her gün yaşanacak bir şey vardı. Herkes kendi düşünü kurar, kendi hayatını oynardı.
Türkiye’yi konu hakkında hiç bir bilgileri olmadığı halde tartışanlar, halkı da ikiye, üçe böldüler.
Şimdi, herkes yorgun, herkes yoğun ve herkes tek başına…
Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları.
Yeni yılın sizlere sağlık ve esenlikler getirmesini diliyorum.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.