Arabadan indiklerinde etrafı uzun uzun seyrettiler. Yaprağından kurtulmuş dut ağaçları, Salkım söğütler, dibinde yatan siyah başlarını iki ayak üzerine basmış iki köpek, masalar arasında bir şeyler aranırca gezen kediler, istasyon binası, bir uçta kaybolup giden demir yolu ile yüklü manzara içlerini açmıştı. -Ay ne kadar güzel bir yer, dedi kadın.
-Haklısın, dedi erkek.
-İyi ki gelmişiz, böyle bir yeri hayal bile edemezdim. Geldiğimiz yol içimi sıkmıştı.
-Her zaman giriş, varışı temsil etmez.
-Ya o koyun sürüsü, başlarında ki aldırmaz çoban?
-Netice de burasını beğendin, tadını çıkar. Ağaçlar arasından birlikte yürüdüler. Bomboş tarlalar, harım boyunca uzanan sazlar, kurumuş püskülleri ile esintide eğilip doğruluyorlardı. Kahverengi bir kedi kadının ayaklarına ayaklarına miyavlıyarak geldi. Sese dönüp baktı.
-Seni çirkin seni ile eğilip uzun uzun sevdi. Yere uzanan kedi, Onun ellerinin okşayışına kendini bırakmış, gözleri kapalı öylece duruyordu.
-Şu maskaraya bak, ne de sevimli.
-İnsanlara alışmış bunlar, kimbilir günde kaç kişi böyle seviyor bunları..
-Çok tatlı.
Rüzgarın getirdiği pişmiş et kokuları üzerlerinden geçip giderken erkek;
-Acıktın mı? diye sordu.
-Etleri sağlıklı mıdır?
-Hayvanı kendilerinin kestiğini duymuştum.
-Eminsen, yiyebiliriz.
Erkek:
-Sen etrafı dolaş, ben siparişi vereyim. Kadın;
-Tamam canım, dedi.
Bu köşede kalmış, bilenlerin uğradığı istasyon şehre yakın fakat sapa idi. Günün içine bunu katmayı düşünmüşler, kadının hoşuna gitmişti. Bu erkeği de mutlu etti. Gence siparişini geçti. Yeşillik, soğan, söğüc, yoğurt söyledi. İki ağaç arasındaki masayı işaret ederek; -Oraya servis yap, dedi.
Genç ;
-Tamam ağabey, derhal, ile karşıladı.
Son lokmalarını alırlarken uzun bir tren sesi gelip Onları buldu.
-Tren geliyor Hasan, treni yakından göreceğiz -Evet canım.
-Hasan sen trene bindin mi hiç?
-Bindim canım.
-Güzel oluyor mu?
-Olmaz mı, kara tren idi. Ortalığa dumanı dağılırdı. Şimdiki gibi değil.
Mavi tren istasyona yaklaştığında düdüğünü öttürdü. Durmadan yoluna devam etti.
-Hasan durmadı burada.
-Durmadı.
-Ben hiç trene binmedim.
Omuzları aşağıya doğru düştü. Hasan Onun bu haline güldü.
-Bir hafta sonu birlikte trene bineriz.
-Nereye gideriz?
-Nazilli, Aydın, hatta İzmir'e gideriz..
-Gerçekten gider miyiz?
-Gideriz canım.
Kadın trenin arkasından baktı kaldı. Derin bir iç geçirdi.
-Binelim Hasanım hem de en kısa zamanda.. -Tamam.
Kadın o günün hayaline daldığında Kahverengi kedi gelip tekrar bacaklarına süründü. O yumuşak elin sahibinin kendisini sevmesini bekledi. O elin sahibi ise tren yolculuğunun hayali içinde kendinden geçmişti.
Hepinize iyi hafta sonları sevgili DENGE okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.