Adı: Nazlı Deniz Kuruoğlu, 1982 yılında Türkiye güzeli seçildi. Daha sonra yine 1982 yılında Miss Europe yarışmasında Avrupa güzeli seçildi. Beşiktaş Atatürk Anadolu lisesini ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar üniversitesini bitirdi. Hayatına bale sanatçısı olarak devam etti. Emekli olunca Söke'nin Caferli köyüne yerleşti. Yaptığı etkinliklerle Caferli’nin tanıtımına katkıda bulundu.
Bugünlerde bazı durumlardan şikayetçi ;
Kendisinden dinleyelim:
‘Bir hikaye anlatmak istiyorum. Şimdiye kadar bölgenin mezarlık kalması ve buraların zarar görmemesi için yazmak istememiştim. 2020 yılında Eylül ayında Kuşadası ilçesi Caferli Mahallesi 106\3 parsele izinsiz olarak dozer sokuldu. Yaptığımız incelemede dozerin şapel yapısı olabilecek bir alanı bozduğunu ve birçok kalıntıya zarar verdiğini gördüm.
Çevrede kırılmış kiremitler ve mermer kalıntıları hala mevcut. Başvurum üzerine burası ile ilgili bir karar çıktı. Başvurum sadece parselin belli bir kısmı ile sınırlı kaldı. Buranın mezarlık olmasını engellemek istemedim.
Fakat yaptığımız araştırmada bölgeye dozer girse bile bölgenin birçok yerinde çok sayıda Bizans dönemi kiremit parçası görülmekte.
Buradaki çalışmalarda kiremitten yapılan künkler ve küplerin tahrip edildiği bilgisine ulaştım.
Künkler, buraya su getirildiğinin işareti, çok sayıda kiremit parçası, şapel olması kuvvetli bir ihtimal olan yapının burada olması, su getirme amaçlı kullanılan künkler burada bir yerleşmenin olduğunun işareti.
Bırakın kiremitleri, künkleri, küpleri, daha da geriye gidersek kısa zaman önce gene dozer çalışması sonucu ortaya çıkmış Roma dönemi lahit parçaları etrafa dağılmış durumda.
Hepsinin fotoğrafları elimizde mevcut. Fotoğrafları paylaşmıyorum.
Mezarlıkların ortasında bir alan, yeni mezarları da kapsayan bir parsel, güneş panellerini yerleştirmek için ters yönde bir arazi ve burada tarihi kalıntılar olduğunu ispatlayan buluntular, dozerin açtığı alanlarda görülen Roma dönemi Lahit parçaları. Bu Lahit parçalarından ilgili kurumun yeni haberi oldu. Söke’de birçok kişi de bilmiyor. Değerlendirmeyi tekrar yapmaları gerek.
Söke müzesinde burada bulunan amfora tipi testiyi ve pirinç kantarı görebilirsiniz.
Ben Söke’yi bilen birisi olarak buraya Ges yapılmasına karşıyım. Artık söke’liler konuyu öğrendiklerine göre burada detaylı bir yeraltı tarama yapılmadığı müddetçe, kurtarma açmaları yapılmadığı müddetçe yapılacak her türlü çalışma Söke tarihine ihanet olacaktır. Burada tarihi eserlerin olup, olmadığı gözle değil, bilimsel yöntemlerle araştırılmalıdır. Gerçek ortaya çıkarılmalıdır.
Belki buluntular sınırlı bir bölgededir. Fakat yer altını bilemeyiz. Bir şüphe varsa çözüm bulunmalıdır.
Buranın korunması için, kamera sistemi ilavesini ilgili bakanlığa bildirdik.
Mezarlığı da bırakalım buraya Ges yapılırken tarihe verilecek her türlü zararın sorumlusu bu işin altında imzası olanlar olacaktır.
Kimse kusura bakmasın, dernek olarak birçok değeri Söke’ye kazandırdık, korumaya aldırdık. Burayı da korunması gerekebilecek bir alan olabileceğini düşünüyoruz. Yeraltı taraması ve açmalar yapılmadan dokunulmasını istemiyoruz.
Yaşadığı çevreye, tarihe, şehre karşı duyarlı olmak bir kültür meselesi. Bu kültüre sahip olanların sayısı fazla olmadığı sürece, ne olacak birkaç kiremit, birkaç mermer parçası diyenlerin sayısı çok olduğu müddetçe, hatta Bağarası Kalcık Camisini tamir edin diye ilgililere sorduğumda, orada cemaat yok diye bir cevap verenler olduğu müddetçe Söke gibi bir şehirde yaşamaya devam ederiz.
Bu konuya bile ilgisiz kalınması söylemek istediğimin bir kanıtı. Lütfen sessiz kalmaya devam edin.
Bizden söylemesi, bilmeyenlerin konuyu öğrenmesi. Biz görevimizi yaptık. Tüm bunlara rağmen buraya Ges yapılacaksa buyurun yapın, kararları alın. Bu kadar basit’.
Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.