Gazetecilikle ilgili tanım çoktur; hatta neredeyse her gazeteci kendine göre bir tanım yapar. Fakat hiçbiri hocam Ord. Prof. Fahrettin Kerim Gökay’ınki gibi değildir. Gazetecilik, temas ve mesafe mesleğidir deyince ben de hocam “temas olacaksa mesafe olamaz, mesafe olacaksa temas olamaz" deyince "susta dinle" diye beni azarlamıştı. Aynı zamanda İstanbul'da vali ve belediye başkanlığı yapan ve bizim halk efkarı psikolojisi dersimize gelen Ord. Prof. Fahrettin Kerim Gökay hocam.
Gerçekten böyle bir meslektir gazetecilik. Haber kaynaklarıyla sürekli temas etmesi gerekir gazetecilerin. Zira temas olamazsa haber olmaz. Ama bu temas sırasında da haber kaynağıyla belirli bir mesafeyi korumak zorunludur. Mesafeye dikkat edilmez çok uzaklaştırılırsa da haber yapılamaz, çok yaklaşılırsa da…
Aydın Emniyet Müdürlüğü de yapmış olan diğer hocam Esat Nermi Erendor da, "Sizinle çok samimi olan bürokratlara dikkat edin mutlaka yazı konusu olacak bir durumları vardır” derdi.
Türkiye gazeteciliğinde sorun genelde gazetecilerin haber kaynağıyla temas ederken aralarında hiç mesafe bırakmamaları, içli dışlı olmaları biçiminde tezahür ediliyor. (Bakınız Hürriyet Ankara temsilcisi Metehan Demir ile Bakan Egemen Bağış münasebeti gibi…) Kaynakla içli dışlı olma hali, maalesef gazeteciliğin birçok uzmanlık alanında vardır. Magazinde de var bu durum, polis, adliye, ekonomi, politika muhabirliği ve diğerlerinde de…
Haber kaynaklarına fazla yaklaşıp arada mesafe bırakmamanın asıl sakıncası, gerçeği aktarma işlevini yitirmesidir. Kaynağıyla içli dışlı olan bir magazin muhabirinin yazdığı haber, tanıtım metnine dönüşür. Polis ve adliye muhabirinin yazdığı haber, haber olmaktan çıkıp polis bülteni olur. Bazen de manipülatif bilgiler yayılmasına aracılık eder o gazeteci.
Kıyaslamak ne kadar doğru bilemiyorum; ama benim en sakıncalı bulduğum gazetecilerin politikacılara gereğinden fazla yaklaşmasıdır. Politikacı, gazeteci yaklaşmasının yanında diğerlerinin masum kaldığına inanırım. Zira gazeteci, politikacı yakınlaşmasının sonuçları, bir kişiye ya da bir olaya özgü sonuçlar doğurmaz. Etki alanın daha geniş olur, gazeteci bir politikacı ile hele ülke yönetimindeki bir politikacı ile fazlaca samimi olursa onunla ilgili nesnel haberler yapamaz. Onun icraatlarına eleştirel bakamaz. Bunun bir ilerisi de gazetecinin bilerek ve isteyerek o politikacının gözünden yazması, onun propagandasını veya reklamını yapacak metinlere imza atması olur.
Oysa gazetecinin kamunun gözü kulağı olması gerekir. Gazeteciliğin temel işlevi eleştirel bakmak, kamu adına denetlemektir. Politikacılarla, devlet adamlarıyla fazlaca yakınlaşan gazeteciler asli görevlerini yapamazlar sadece yaptıklarını sanırlar.
Ne yazık ki özellikle de iktidardaki politikacılarla içli dışlı olma bu iktidar döneminde hayli yaygınlaştı. Medyamızda Ankara gazeteciliğiyle sınırlı kalmayan İstanbul gazeteciliğine de sirayet eden, hatta gazeteciliğin genlerinde kanser hücreleri gibi yayılan yeni bir ilişki tarzı gelişti. Bunda iktidarın akreditasyon cezaları, Başbakan ile gezi ödülleri yöntemleri de kullanarak gazeteciler arasında “Bendensin, benden değilsin” ayrımı üzerine kurduğu ilişkinin etkisi çok büyük. Kuşkusuz temas mesafe ilkesini göz ardı etmelerinin sonucu olarak kiminin dost gazeteci kiminin de yandaş gazeteci haline gelmesinin katkısı da azımsanamaz. Tabii medya kuruluşlarının iktidarın baskıları karşısında çeşitli nedenlerle direnememelerinin sahadaki gazetecileri erk ve güç sahipleri karşısında zayıf bırakmasını da burada belirtmeliyim. Gazetecilerin politikacılarla fazla samimi olma halinin nedenleri arasında.
Sonuç ortada. Arada mesafe bırakmayan, kimlik ikilemi yaşayan gazetecilerin ilişkilerinin sonuçlarını, gazetecilik ürünleri olmaktan çıkmış metinler olarak gördük, görmeye de devam ediyoruz her gün. Okurlar ise haber bekliyor; çünkü gerçek gazetecilerin asıl velinimeti okurlarıdır. En büyük sorumluluklarının okurlarına olması gerekmektedir.
Gazeteciliğin bir de 5N1K olarak tarif edenler vardır, gerçi şimdilerde de 6N1K olarak kullanılıyor bu deyim. Ne, ne zaman, nerede, nasıl, neden, kim sorularına son zamanlarda birde nereden kelimesini ekliyorlar 6N1K olarak kullanılıyor artık. Bu haberciler için bir planlamadır. Yöntem analiz anahtarı da denir.
Yazıya ait veriler bu plana göre toplanırsa eksik bilgi kalmaz, yeniden yazışmalara da gerek kalmaz. Böylece zaman, emek, para kaybı olmaz. Okuyucu kafasındaki ne, neden, nasıl, nerede, nereden, ne zaman, kim sorularının cevabını okuduğu haber veya yazıda bulabilmelidir.
Aslında bu şekildeki planlamalar sadece gazetecilerde değil, tüm kişilerin yaşamlarının her evresinde hareket şeklimiz olmalı. Başarısızlıkların ana nedeni düşünmeden, planlamadan yapılan işlerden kaynaklanır.
Amacım kimseye gazetecilik hakkında ders vermek değil, ama seçim zamanlarında gazeteci pozunda ortalık yerlerde gezinenler çoğalır. Aday adaylarının çevresi sarılır ve onlar tırtıklanmaya çalışılırlar. Çevrenizdekilerin gerçek gazetecilerin kimler olduğunu anlamak istiyorsanız yukarıdaki yazım sizlere rehber olacaktır. Amacım sadece budur.
Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.