Gazete muhabirliği yaparken en dikkatimi çeken olaylardan biri, yerel ve genel seçim önceleri piyasaya çıkan, bir elinde bloknot, diğer elinde fotoğraf makinesi ile gazeteci pozunda geçinen tiplerdir. Bunlar seçimlerden önce ne kadar çoğalırsa seçimler bittiğinde sessizce yok olurlardı. Ramazan başladığından bu yana, gerek yazılı gerekse görsel basında hoca patlaması oldu. Tıpkı seçim öncesinin sahte gazetecileri gibi...
Shov TV’de Prof. Mustafa Karataş’a soruyor bir vatandaş: “İftardan sahura kadar üfürsek caizmidir” diye. Artık kafa mı buluyor bilmiyorum. Star TV’de Fatih Çıtlak, “Namaz kılmayanın katli vacip midir” sorusuna cevap vermeye çalışıyordu. Cübbeli Ahmet Hoca kendisine soru soran bir vatandaşa, “Tepemi attırma, kafamı bozarsan teravih namazını bak 34 rekata çıkarırım görürsün“ diye hiddetleniyordu.
Yine meydanın parlak hocalarından birisinin kerli ferli bir profesörün de zorunlu trafik sigortası hariç, diğer sigortaların haram olduğunu duyduk. Sigorta şirketlerinin İsrail için para topladığını dair desteksiz sallamalarına şahit olduk. Sigortaların insanı dinden imandan çıkardığını ağzımız açık izledik milletçe...
İÇKİ İÇMEYEN DE HAYVAN MI?
TRT’de sahne alan İlahiyat Profesörü Mustafa Aşkar ise hepsini yarışta geçti. İftar Sevinci programında ağzını bozup sevincimizi kursağımızda bıraktı. “Namaz kılmayan hayvandır” diye bastı fetvayı... Şöyle bir mantık yürütürsek, hayvanlar içki içmez, öyleyse içki içmeyen hayvandır, desek doğru olur mu?
Ben milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un damadı Ömer Rıza Doğrul’un Kur’an tasvir ve mealini en az üç beş kere okudum. Hatta bu mealin bizzat M. Akif Ersoy tarafından yapıldığı da söylenir. Gerek yazılı, gerek görsel basındaki bu profesör hocalarımızı ve onlara soru soran ahaliyi hayretle izliyorum.
ORTALIK MEDYA PROFESÖRLERİNE KALDI
Bu Ramazan’da kibrin, hırsın, gösterişin, görgüsüzlüğün, zulmün tavan yaptığı bir dönemden geçiyoruz. Üstelik tüm bunlar inanç adına ortaya çıkıyor! Ve gün geçmiyor ki dini alanda yapılan açıklama infiallere sebep olmasın.
Osmanlı İmparatorluğu'nda “Cerre” denen bir olay vardı. Yarım yamalak din hakkında bir şeyler bildiğini zannedenler Ramazan geldiğinde köylere dağılır, Ramazan boyunca köyden yer, içer, yatar, kalkar. Köylüden para ve erzak tırtıklar, Ramazan bitince bizim sahte gazeteciler gibi ortadan yok olurlardı. Şimdi teknoloji ilerledi. Cerre çıkanların yerine medya profesörleri aldı. Vatandaş soruyor onlar yanıtlıyor. Bu işin maddi boyutu da araya sokuşturulan reklamlardan karşılanıyor.
Şimdi sorulardan bazılarına bakalım:
-Erkekler kaşlarını aldırırsa, göğüs kıllarını keserse günah mıdır?
-Hocam ben dört evlilik yaptım, ikisi öldü diğer ikisinden boşandım. Ahirete gidince hangi kocamla buluşurum?
-Muskayla tuvalete girmek caiz midir?
-Odama Justin Bieber’in resmini assam günah olur mu?
-Kestiğim tırnakları toprağa mı gömmeliyim?
-Ben evli bir adamla imam nikahıyla yaşıyorum, yatıp, kalkıyorum. Bunu karısı da biliyor, acaba günah işliyor muyum?
-Oruçlu iken denize girdiğimde yellendim. Günaha gidim mi?
-Midye yemek haram mı?
-Gitar çalıp, yabancı müzik dinliyorum, acaba günah mı?
Dikkat ettiniz mi bilmiyorum, soruların tamamı günah üzerine! Bir de hurafeler var.
Müslüman özü hakkında tek soru bir soru dahi sorulmuyor. Ama bu soruları izlemekte yarar var, zira toplumun düzeyini (!) bize anlatıyor. Bugün yüzlerce yıldır İslam dünyasının içler acısı durumuna baktığımızda Allah’ın ayetlerinin de Peygamberimizin o ayetleri en güzel şekilde hayatına yansıtarak ortaya koyduğu örnekliğinin de Müslümanlara gerektiği gibi yansımadığını görüyoruz.
ZORLAMA İFADESİ HİÇ YOK
İslam sevgi ve hoşgörü dinidir. İnsanları iyi ve güzel olana davet eder. Her türlü baskı ve zorbalıktan uzak bir şekilde insan aklına ve yaratılışına uygun teklifte bulunur. Bu teklifi kabul edip etmemeyi ise kişinin kendine, hesabını ise Allah’a bırakır.
Kur’anda ibadet etmeyenlere, lafta Allah’ı inkar edenlere baskı kurmak ya da onları ibadete zorlamama, ibadet yapmamaları halinde cezalandırılmaları ilgili tek bir ifade yer almaz.
Tersine bu tür zorlama Kur’ana aykırıdır.
Kuran’da emredilmemiş hatta Kuran’a aykırı bir şeyi uygulayıp, insanlara dini zorla dayatan ve gerçek üstelik bunu din adına yaptığını iddia eden biri gerçek anlamda Müslüman olabilir mi?
“Rab isteseydi, yer yüzündekilerin hepsi mutlak inanırdı. O halde sen mi insanları inanmaları için zorlayacaksın? (Yunus Suresi 99)”
Allah, Peygamberimize Kuran’da: “Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara Kuran ile öğüt ver (Kaf Suresi).”
Son olayları biliyorsunuz ve görüyorsunuz plakçı dövmeler, oruç tutmayanlar için sopalı timler...
Neticede Taha Kıvanç’ın ( Fehmi Koru) sözüne geliyoruz: “Din, din diyerek dinden çıkarıyorlar halkı.”
Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.
Yazarın Notu: Türkiye yeri doldurulmayacak bir İslam alimini gerçek bir İslam profesörünü kaybetti. Yaşar Nuri Hocamızın mekanı cennet olur inşallah, nur içinde yatsın.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.