Seninle konuşurken bir yandan da yeni atanan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Halit Ergin ile Bakan Murat Kurum’a Aydın’dan bir "arzu hal" etmiş olayım.
“Görevden alınan Aydın Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Taha Al, adeta Özlem Çerçioğlu’nun bir bürokratı gibi hareket etti. Aydın’ın son on yılını heba edenlerden biri olarak, şehrin tarihine olumsuz bir şekilde adını yazdırdı. Büyük Menderes Nehri’ne akıtılan kanalizasyon atıkları, taşan kurutma kanalları nedeniyle şehrin karakteristik bir kokusuna dönüşen çevresel sorunlar gibi pek çok meseleye duyarsız kaldı. Bu sorunları görmezden gelerek, şehrin geleceğine katkı sağlama fırsatını değerlendiremedi. Daha birçok eleştiri dile getirilebilir ancak bunlar Aydın’ın kayıplarını geri getirmeyecektir. Taha Al’ın görevde bulunduğu dönem, bir hataydı. Artık neyin farklı yapılması gerektiğine odaklanmak daha faydalı olacaktır."
"Şehirde siyaseti ve bürokrasiyi adeta işgal eden, Taha Al’dan farklı olmayan yaklaşımlara sahip kişilerin 'tez elden görevlerinden uzaklaştırılması' bilincinin geliştirilmesi, önemli bir farkındalık yaratabilir.”
Bu ifadeleri sosyal medya hesabımdan paylaşınca onlarca bilgi aldım. Zaman içinde bana ulaşan bilgileri seninle ve muhataplarıyla paylaşırım. Şimdi bu iddialardan birini seninle paylaşmak istiyorum.
Biliyorsun, Aydın’a büyük bir kapalı AVM açıldı. Kaynağımın iddiasına göre:
"Sen Çevre Şehircilik İl Müdürü’ne yükleniyorsun ama o yalnız değil. Alt kadrosunda çalışan bir kurum yöneticisi, Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin çevresel durumlarını görmezden gelme konusunda yoğun çalışıyor. Bu çalışmalarının karşılığını da yeni açılan AVM’den üç dükkân olarak aldı. AVM’nin imar durumlarını belediye çözdü, belediyenin çevresel sorunlarını da Kurum’un yöneticileri."
İstanbul Beşiktaş Belediyesi’nde yaşananların aynısının ve çok daha büyük rakamlarla Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde döndüğünü duysam da şaşırmıyorum. Koruyup kollayan paydaş kurumlardaki "yoldaşlarına" da şaşırmıyorum. Çünkü son yıllarda Aydın’da işini layıkıyla yapanlara enayi gözüyle bakmak yaygınlaştı. Sistem o kadar çürüdü ki, nemalananlar ve çalanlar cezalandırılmıyor ancak “Nemalanıyorlar, çalıyorlar” diyenler iki kez cezalandırılıyor. Allah sonumuzu hayretsin.
Öte yandan, bahse konu AVM’yi işleten şirketin müdürünün kiracıları dolandırdığına ilişkin senden gelen bilgiyi bizim arkadaşlar araştırdı. Doğru olduğu yönünde bulgular var ve büyük rakamlar telaffuz ediliyor. Ancak, konunun kişisel mi yoksa işleten şirketle bağlantılı mı olduğu meselesini henüz netleştiremedik. Gerekli bilgiler elimize ulaşınca sana anlatırım.
GÖNÜL ÇEVREMDEN
Biliyorsun, gönlümün merkezi coğrafi olarak Çine’dir. Doğup büyüdüğümüz Asmalılar Mahallesi tabelasının önünde, ağabeyim Mehmet Aydın’ın ara sıra yaptığı “Tasmalılardan değiliz, Asmalılardanız” paylaşımı omuzlarımıza büyük bir yük yükler; toplumsal sorumluluğumuzu artırır.
Çine’den hem sevindirici hem de üzücü birkaç anımı ve hissimi seninle paylaşmak istiyorum. Önce güzel olanı anlatayım.
Geçenlerde, İYİ Parti Çine İlçe Başkanı, canım ablam Nedret Tuncer’in daveti üzerine ilçede yeni açılan bir mekâna gittim. Adını hatırlamıyorum ama çok güzel bir spor salonu yapmışlar, önüne de restoran açmışlar. Son yıllarda spor ve spor salonlarına çok emek ve zaman harcamış biri olarak, Nedret Abla ile selamlaştıktan sonra salonu uzaktan süzmeye başladım. Ne göreyim; bizim şirketin mali ve idari işler müdürü Yeşim, eşi Melih ve kardeşi Arife koşu bantlarında ter akıtıyor! Onlara selam verme bahanesiyle gidip salonu inceledim. Çine’de yaşasam, günün önemli bir bölümünü orada geçireceğime kanaat getirdim. Hemen masaya döndüm. Salonun işletmecileri Yeşim ve Pınar adında iki kız kardeşle tanıştım. “Spor salonu ne alaka?” derken, eski profesyonel futbolcu Emre Bey geldi.
Çine adına çok sevindiğim bir mekân olmuş. İşletenlerin enerjisi, mekânın kaliteli hizmeti ve tavuk şişlerin lezzetiyle iyice keyiflendim. Sohbete doyum olmadı. Nedret Ablayla bir gün muhakkak tanışmalısın. Hem çok okuyor hem de çok geziyor. Biz de siyasi faaliyetleri, seyahatleri ve okumalarından fırsat bulduğumuzda ancak yarım saat, bir saat görüşebiliyoruz. Onu yakalarsan, kaçırma!
Şimdi biraz üzücü haberler…
Çine’de kıymet verdiğim, dostluğunu her zaman hissettiğim arkadaşım, ablam Nuray Koçyiğit, zeytinlikte düşüp bacağını kırmış. İlçe ayağa kalkmış, UMKE ekibi ile düştüğü yerden hastaneye taşınmış. Onu ziyaret ettim. Kırığı büyük, tedavisi uzun sürecek. Buradan da bir kez daha çok üzüldüğümü ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Bir diğer üzücü haber de Çine’de bana her zaman destek olan Salih Özay’ın yeğeni Ayşe Tozar’ın eşinden geldi. Daha lise yıllarında lider ruhunu gördüğüm ve şu an AK Parti Çine İlçe Kadın Kolları Başkanlığı görevini yürüten Ayşe’nin eşi Mehmet Tozar, çok genç yaşta vefat etti.
Taziye için gittiğimde, Mehmet’in annesiyle aynı yaşta öldüğünü ve kızı Naz’ın da babasının annesini kaybettiği yaşta olduğunu öğrenince, üzüntüm daha da katlandı. Ayşe’ye, evlatlarına ve tüm ailesine sabır diliyorum. Mehmet’in mekanı cennet olsun.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.