Benimle şahsi meselelerini paylaşıyor olmana sevinmekle beraber; “bunca gündemin arasında bunlar ne alaka ya?” diye hayıflandıklarım da var.
Geçenlerde bana uykuya dalamama problemlerinden söz ettin ya; bu durum kafamı kurcaladı. Kendimi sorguladım. Sahi ben uykuya dalabiliyor muydum?
O gün bugündür teknolojinin de yardımıyla, “ne kadar uyumuşum, uykumun ne kadarı yüzeysel, ne kadarı derin geçmiş, rem uykusu denen şeyin orandaki yeri ne?” gibi sorulara yanıt arar oldum.
Konunun sıradan bir sağlık sorunu olmadığını, olayın hem fizyolojik hem de ruhsal boyutları bulunduğunu çok iyi anladım. İyi bir uyku için bir hazırlık dönemi olması gerçeğini de kavradım.
Biliyorsun televizyonda sık sık doktorlarla sağlık konulu programlar yapıyorum. Daha önce de söyledim bu sayede sağlık okur yazarlığım ve sağlık bilincim de baya bir gelişti.
Modern tıbbın gerçeklerini de kavradım, alternatif tıp ile geleneksel ve tamamlayıcı tedavilerin etkili olduğunu da gördüm.
İşin bir de enerji boyutları var, orada da tıp profesyonellerinden uzak, kendine ciddi yer edinmiş başka otorite karakterler ve yöntemler gördüm. Sana bir şey diyeyim mi; hem senin, hem benim belki de tüm insanlığın ortak probleminin zihin olduğunu anladım.
Hani şu günlerde senin uykuya dalamamanın sebebi siyasi gelişmeler, sana göre “alınan bazı yanlış kararların anlamını bulamaman” filan ya; aslında durum değişmiyor. Sadece konu değişiyor. Şimdi gündem siyaset ve yerel seçimler olduğu için bu haldesin.
Bu gündem geçsin başka bir nedenle sen zihnini susturmayı başarmadıkça; uykuya dalamama ve buna bağlı olarak da fizyolojik ve ruhsal sorunlar yaşamaya devam edeceksin.
Sana şimdilik bir tüyo vereyim; nefes koçum Anıl öğretmişti bana da bunu, uykuya dalamadığın zamanlarda çocukluğunda öğrendiğin koyun sayma yöntemi işe yaramıyorsa şunu tekrarla; “Her şey göründüğünün tersidir, hiçbir şey göründüğünün tersi değildir” ben 24 tekrara kadar çıktım. Sonrasını hatırlamıyorum. Çünkü bu sürede uykuya dalmış oluyorum.
Hele hele söz konusu siyaset ve siyasetçilerse gerçek de böyle cereyan ediyor. “Her şey göründüğünün tersidir, hiçbir şey göründüğünün tersi değildir” sonucu ortaya çıkabiliyor.
Sen yaşadığın şehrin, ilçenin ve mahallenin ihtiyaçlarını çok iyi biliyor, bunların hangi yöntemler ve kimler tarafından çözüleceğine dair fikir sahibisin. Siyasetçiler de buradan besleniyorlar.
Senin ve senin gibi binlerce insandan oluşan halkın beklentilerini karşılama iddiasıyla çıktıkları yolda sana vaatte, daha küçük odakların beklentilerini karşılamak için de taahhütte bulunuyorlar. Vaat ettiklerinin sandıkta oyunu, taahhüt ettiklerinin süreçte sponsorluk adına bir miktar parasını alıyorlar. Kazanırlarsa kalanı da tahsil edip işi görüyorlar. (İmar, ihale vs.) Kaybederlerse; merak etme, sponsor akıllı adam her ihtimale yatırım yapıyor. Belki maliyeti artıyor, süreci uzuyor ama işini görüyor.
Yani demem o ki; şu sıralar seçim kazanıp sana hizmet etme vaadinde bulunan ya da bu vaatle karşına gelebilmek için partilerinin içinde aday olmak için bin bir hülle yapan şahsiyetlerin birincil hedefi sponsorlardan para toplamak. Bunun üçte birini harcayıp üçte ikisini stoklamak. Anlayacağın onlar kaybetse bile kazanacak.
Bunları yazarak zihnini karıştırmış, uykuya dalma durumunu zora sokmuş olabilirim. Yöntemi biliyosun. “Her şey göründüğünün tersidir, hiçbir şey göründüğünün tersi değildir.”
Sen yine dertlerini benimle paylaşmaya devam et, çözemezsek; çoğaltırız. Unutma iyice bozulmadan düzelmeyiz. Sadece biz değil; şehir de iyice bozulmadan düzelmez. Beklediğin düzelme bugün olmuyorsa daha bozulma tamamlanmamıştır.
Haydi uyanalım!
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.