Aydın Vali Yardımcısı Mustafa Hulusi Arat’ın Didim’de Ramazan gününde, sosyal mesafe ve kamu vicdanını yok sayan yat gezisinden bahsedeceğim. Sosyal mesafe apaçık ortada. Kamu vicdanını yok sayan kısmını biraz açıklamak isterim.
Arat, yaşam alanlarına jeotermal enerji santrali kurulmasını istemeyen halka yapılan biber gazlı müdahalenin ardından Efeler Kızılcaköy’e gitmiş, bir yandan mandalina yerken halka da, “Biber gazından bir şey olmaz ya!” diye teskine kalkışmıştı.
Bu laubali ve lakayt görüntülerin ortaya çıkmasından sonra Arat’ın asayişe ilişkin görevlerine son verildiği duyurulmuştu. YİKOB’taki (Yatırım İzleme ve Koordinasyon Birimi) görevi devam ettiği için de jeotermal firmalarıyla ilişkisi sürdürülmüştü.
Didim’de gerçekleşen ve sosyal mesafeyi yok sayan yat gezisinde jeotermal enerji santrali firma temsilcisi kişilerin de olması kamu vicdanını yaralayan gerekçe idi. Hele hele lobi çalışmaları yürüten bir temsilcinin bulunması da işin cilası olmuştu.
Yatta başka kimlerin olduğunu açıklama çabalarını da, “Şecaat arz ederken sirkatin söylemek” özdeyişi gayet iyi açıklamaktadır ve çok fazla yorum gerektirmemektedir. Türkiye’yi, siyaseti, ilişkileri, Aydın’ı, şifrelerini ve kodlarını bilenler durumdan çıkarılması gereken sonuca sahiptir.
Bu konu gündeme geldikten sonra kamu vicdanını rahatlatacak gelişmeler beklenirken aksine bir takım sinsi planlar olduğu haberleri bizlere ulaşmaktadır. Olayı gündeme getiren gazeteci ve yayın kuruluşları ile hesaplaşma hazırlıkları olduğu bilgileri gelmektedir.
Ben öncelikle bu yat görüntülerini yayınlayan Didimli meslektaşlarımı kutluyorum. Görüntüler, fotoğraflar çok güzel haberdir. Yatta jeotermal firma temsilcisi olduğu da bizim gözlemimiz sonucu ortaya çıkmıştır. Başka arkadaşlar da konuyu gündemde tutmuştur.
Kamuda yetkisini şahsi hisleri, çıkarları için kullananlar olduğu gibi görevini, gereğini yapmayanlar da olur. Basın bu yüzden vardır. Görevini yapmayanları değil de görevini (haber) yapanları cezalandırma girişimi yine yetkiyi kötü kullanma olur. Hükmettiğiniz kurumlar, ağırlığınız olan kollar gerekeni yapabilir ama kamu vicdanı bunu da kabul etmez.
Birbirinizi teskin ederken, “İntikam soğuk yenir” ifadelerini kullandığınız kulağımıza gelmektedir. Bu olayın sorumluları ortadadır. Bugüne kadar benzer mobbing ve tehditlere defalarca kez maruz kalmış bir gazeteci olarak son sözümden önceki sözüm; “Elinizden geleni, ardınıza koymayın. Bu saatten sonra neyi, neden yaptığınız aşikardır” olur.
Son sözüm de şudur: Bazı duygular anlık hissedilir ama takılı kalınırsa hata yaptırır. Mesela üzüntü; hüzne dönüşmeden terk edilmezse hüzün, hazini doğurur. Oysa insanlık için, Aydın için yapacağınız ve yapacağımız ve birlikte başarmamız gereken çok şey vardır, olmalıdır.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.