Havalar ısınmaya başladığında sen, bana, “Bu sene Aydın’da çok ev ve işyeri yangını olacak” türünden bir şeyler söylemiştin.
Dediğin olunca, Nasrettin Hoca’nın damdan düşme fıkrası aklıma geldi.
Ne zaman öleceğimizi filan sormayacağım da, “nereden bildiğini bari anlatıver” diyeceğim.
Meralarda hayvan otlatılmadığı için yangın tehlikesinin son yıllarda arttığını biliyorduk da, yaşam alanlarındaki otların biçilmediğinden pek haberimiz yoktu. Dediğine göre en büyük tehlike mezarlıklardaymış.
Doğru söylüyorsun. Aydın Gıda Çarşısında Bulut AVM’nin deposundaki yangın da biçilmeyen otlar nedeniyle başlamış, binaya sıçramıştı.
Özellikle böyle petrol içerikli veya yanıcı özelliği olan malzemelerin bulunduğu depo yangınları kolay sönmüyor. Hatta son malzeme yanana kadar sürüyor.
Ben seni anladım. İtfaiye ve diğer yangına müdahale kurumlarının mucizevi müdahalelerini bekliyoruz ama asıl beklentimiz yangına sebebiyet veren durumların ortadan kaldırılması olmalı.
Aydın’daki büyükşehir ve ilçe belediyelerini yönettiğini iddia edenlerin bu işe el atması gerekiyor. Onları denetlemesi, sorgulaması ve yargılaması gerekenlerin de oturdukları yerden kalkmalarına ihtiyaç var.
Belediyelerde müteahhitlerin imar durumlarını takip edip, villa sahibi olma, hayatını garantiye alma derdinde olanlardan böyle bir şey beklenir mi endişene katılıyorum. Burasının muz cumhuriyetine bağlı olmadığı inancımı da korumaya devam ediyorum.
Sağlıkta, önleyici tıp uygulamalarının, hastalık oluşmasını engellemesinin, sağlıklı bir toplum yarattığı gibi; önleyici temizlik hizmetlerinin de yanmayan dükkân ve iş yerleri kül olmayan gelecek hayalleri oluşturacağına ben de inanıyorum.
Yangınlara kahramanca müdahale eden söndürme ekiplerimizin her birine de selam olsun.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.