Sürekli gittiğiniz bir lokanta var. Yemekleri lezzetli, mutfağı temiz, servisi güzel ve hepsinden önemlisi ekonomik. Bir gün, porsiyonu 10 lira olan yemek için sizden 30 lira istense, “Zam geldi, et bulamıyoruz, usta maaşına fark istedi” gibi gerekçeler sunsalar, ne yaparsınız? Bir daha aynı lokantaya gider misiniz? Bir kaç ay sonra, “Fiyatlarımızı eski seviyesine çektik, lütfen gelin” deseler de bir daha güvenir, oraya uğrar mısınız? Gitmezsiniz, gitmeyiz...
İhracatçılarımız, bugüne kadar inciri olmayan, bu kutsal meyveyi insanlarının hiç tanımadığı ülkelere, “Bu çok değerli bir besin, lezzetli, aynı zamanda şifa ve ekonomik” diye ısrarlı tanıtımların ardından satmayı başardı. Rakamları örnek olarak veriyorum; kilosunu 3-4 dolardan 4-5 yıldır satıyor. Bu yıl, “Ülkemizde incir rekoltesi düşük ve kaliteli ürün de bulamıyoruz” bahanesi ile 7-8 dolar talep etseler; alırlar mı? Seneye, “Normale döndük, ürün gerçek değerine düştü” diye haber salsak; bir daha bize güvenirler mi? Asla!
Yaklaşık 1 aydır üreticisinden çengelcisine, tüccarından ihracatçısına kadar incircilerle içli dışlıyım. Hiç bilmediğim bu alanda öğrendiğim her uygulama ve her bir terim beni heyecanlandırıyor. Sektöre kendini adamış çok güzel şahsiyetler ve lokomotif olmayı başarmış saygın işletmeler, haz peşinde olan üreticiler var. Adeta tersi düşüncede olanların intikam aldığı bir yıl yaşanıyor... Ürünün fiyatı, değerinin 2-3 katına hatta daha fazlasına çıktığı durumlar var. Bundan üretici de rahatsız. Hak etmedikleri bir fiyat olduğunu söylemekten de çekinmiyorlar. Sadece komşusu 10–12 TL’ye sattığını iddia ederken, kendilerinin 6-7 TL’ye satacak olmalarını hazmetmekte güçlük yaşıyorlar.
“Bunun acısı seneye çıkar” diyeni mi ararsınız, “Pazar bir bozulursa, uzun yıllar toplanmaz” öngörüsünde bulunanı mı? “Yurt dışındaki müşterimize durumu yansıtmamak için zararı bile göze aldık. Bu yıl kar yılı değil, ar yılı” prensibi ile hareket edeceğiz diyen ihracatçı da var, incir ağacı sayısının artması için çalışma yapılması gerektiğini düşünen tüccar da...
Devletin devreye girmesi gereken, vahim bir durum yaşanıyor incir cephesinde. Kaliteli ürün çok az, fiyatlar değerinin kat be kat üstüne çıkmış, bu şekilde satılması neredeyse mümkün değil gibi görünüyor. Suriye ve İran’dan alternatif ürün çoktan getirilmiş bile. Belki Aydın inciri diye ihraç edilecek ve Avrupalı Aydın incirinin tadını ve kalitesini yanlış belleyecek...
Aydın’da, sektör temsilcilerinin rehberliğinde, devletin, siyasetin ve sivil toplumun bir araya gelip ortak akıl ile kamuoyu oluşturarak, inciri içinde bulunduğu bu sıkıntılı durumdan kurtarması gerekiyor. Ürünümüz para etmediğinde hakkımızı arayamıyoruz. Bari, fiyatı değerinin üstüne çıktığında dış pazarda rezil olmamak, güven kaybetmemek, istikrarı ve itibarı korumak için bir şeyler yapmalıyız.
Yirmi tane Tuğba Kuruyemiş gibi firmamız yok ki ürün çeşitliliği ve perakende satışla incirimizi değerlendirebilelim. Dünyada fiyat artışları bizim ülkemizdeki gibi kabul gören bir durum da değil. İncirin geleceği için ihracatı korumamız gerekiyor ve bunun için de şuan harekete geçmemiz. Ürün, sektör, sektördeki aktörler, temsilciler ve denetçilerle ilgili tespitlerimizi de özel çalışmamızda paylaşacağız. Acil olduğunu düşündüğüm için bunları öncesinden yazmak istedim. Gereği bilgilerinize...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.