Bugün senin soruların bir tarafa benim aklımı kurcalayan bir röportajı anlatacağım sana. Aslında sana değil de; uzun zamandır ağır düşmanlıklarını gördüğüm eski bir arkadaşıma sesleneceğim.
Özlem Çerçioğlu’nun, kendisini “küskün prens” olarak lanse ettirdiği kara kutusu Fatih Akketntli, Ahmet Gözen’e röportaj vermiş. Metnin tümünü üşenmedim, okudum. Çıkardığım ana sonuç şu; Fatih tiyatro oynamış, Ahmet abi de bunu yazıyla okuyucuya aktarmış.
Maksadın, kamuoyunu bilgilendirmek, aydınlatmak olmadığı, röportajın üç beş kişilik kirli bir dünyanın iç hesaplaşmasına yönelik mesaj iletmek için verildiği aşikar.
İçinde çok ciddi ithamlar ve iddialar barındıran cümleler de var. Takip ettirme olaylarına değiniliyor. Akkentli, çok arzuladığı koltuğun sahibi Mustafa İberya Arıkan’ı, hakim karısının takip ettirdiğini söylüyor. Bunlar, ağır ceza reisi hakimi takip ettiriyorlar. Hakim, bunların siyasetçisini takip ettiriyor. Neler dönüyor?
Röportajı, Özlem Çerçioğlu’na yapılan güzellemelerden, Barış Altıntaş’ın Akkentli’ye küsmesinden, birinin öbürüne trip atmasından ari bakıyorum. Bana göre ucu gösterilmiş, devamı getirilmemiş önemli meseleler var. Bunlar öyle tiyatro oyunu metinleri ile ayndınlanmaz.
Benim hayatımın bir döneminde Fatih Akkentli ile arkadaşlık etmişliğim var. Bugüne kadar şeytani işlerde kullanmış olsa da zeki ve yetenekli olduğunu da bilirim. Kendisini mert ve delikanlı göstermeyi de işine geldi mi becerir. Sen oyun olduğunu düşün, ben gerçek sanayım. Kendisine açık bir davette bulunuyorum; bırak tiyatro teksi yazmayı, gel tvDEN’e, beraber çıkalım canlı yayına. Ahmet Gözen’in sorduğu soruların aynısını kendi üslubumuzla soralım, bir de bizde yanıtla. İlave soruların olacağını da unutma! Bakalım, gösterdiğin kadar mert, delikanlı ve yürekli bir adam mısın? Gelebilecek, çıkabilecek ve konuşabilecek misin?
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.