Şehit haberleri çok sıradanlaşmaya başladı. Türkiye’de neredeyse her gün birden fazla askerimizi ya da polisimizi şehit veriyoruz. Ne zaman Aydınlı bir kardeşimiz şehit düşüyor, o zaman biraz daha yoğun hissediyoruz acıyı…
Önceki gün Kuyucaklı Astsubay kardeşimiz Bahri Uçuş’u kaybettik. Şehit olduğu haberi ile Aydınlılar olarak yıkıldık, kahrolduk. Şehidimizi bugün sonsuzluğa uğurluyor olacağız. Tekbirler getireceğiz, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diyeceğiz. Şehidimizi kutlu yolculuğu nedeniyle belki de alkışlayacağız.
Oysa bugün; Kuyucak’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 94’üncü yıl dönümü. Geçen yıl, 93’üncü yıldönümü kutlamalarından Kuyucak Belediye Başkanı Metin Ertürk, “Tarihi boyunca esareti kabul etmeyen ve etmeyecek olan Yüce Türk Milleti atasına inanmış ve Büyük Komutanın ‘Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır’ düsturu ile kurtuluş mücadelesini başlatmıştır. Şehit olma pahasına esaret prangalarını parçalayarak, gelecek nesillerin hür ve bağımsız yaşamasını sağlayan ecdadımızın fedakârlıkları, hiçbir dünyevi nimetle kıyaslanmayacak kadar önemli ve değerlidir. Dün dökülen şehit kanlarının, çekilen çilelerin, verilen kayıpların hepsinin bugün bizim daha rahat ve huzurlu yaşamamız için yapılan eşsiz fedakârlıklar olduğu unutulmamalıdır" dememiş miydi?
Keşke, rahat yaşamamız için atalarımızın dökülen kanları yetseydi. Bugün Bahri Uçuş kardeşimiz hayatının baharında göçüp gitmeseydi ama yetmiyor. Çok zor bir coğrafyada yaşıyoruz. İçimizde hainler olduğu ve bu hainleri istediği gibi kullanan düşmanlarımız bulunduğu sürece rahat etmeyeceğiz.
Gerçek manada kurtuluşa tez zamanda ermek umuduyla…
Mekânın cennet, şehadetin mübarek olsun Bahri kardeşim.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.