Takmışsın kafaya restoran ve lokantalardaki fiyatların yüksek olmasını. Yunan adalarındaki adisyonların bizdekinin yarı fiyatına hatta yer yer yer üçte bir fiyatına gelmesini biraz abartıyorsun.
Yunanistan’ın işgal ettiği adalar aslında bizim biliyorsun değil mi? O topraklarda Yunanistan adına yaşamayı kabul edenlerin sayısı oldukça az. O yüzden orada yaşam, işletmeciler için de bedava. Dükkan kiraları varsa bile çok sembolik, vergi olmadığı gibi üstüne orada yaşamak teşvik ediliyor. Bizim insanımıza günü birlik vize verilmesinin nedeni de Yunanistan devletinin yükünün bir kısmını bizlere yıkmaktan başka bir şey değil.
Senin ülkendeki restoran ve lokantaların ödediği kiralar, personel maliyetleri, ham madde temininde yaşanan zorluklar, çalışacak adam bulamama, üretecek malzeme alamama gibi durumlar oralarda yok. Oluşan domuz eti gündemi sonrası bolca dinleme fırsatı bulduğum çöpşiş restoranlarından bir örnek vereyim; 2 yıl önce 5 liraya satılan ve içinde 300 adet bulunan çöp şiş kargısının paketi 80 TL olmuş. Neredeyse yüzde 2 bin zamlanmış. Son dönemde suya ve meşrubata yüzde 25 zam gelmiş. Bu ve benzeri artışlar fiyata yansıdığı için pahalı yiyorsun. Ucuz yiyorsan da bil ki domuz eti tüketiyorsun. Bu arada, bilmeyerek de olsa sanatçı Demet Akalın bile tüketmiş olabilirmiş. Bilgin olsun.
Lokantaya gitmesen, evde yesen de bir şekilde karnın doyar. Başka büyük ekonomik sıkıntılar var. Şehrimizin kelli felli müteahhitlerinden kötü haberler geliyor. Yedi sülalesi lüks arabalar bindiği için kıskandığın ve söylendiğin o kişilerin bir çoğu batma noktasına gelmiş durumda. Bir yıl önce 5 milyona satmadığı evine 4 milyona müşteri bulunca şükrediyor. Şükretmesi tek başına yetmiyor çünkü müşteriyi banka müdürüne kaptırmaması lazım. Neden mi; 4 milyonluk evi alan kişinin 3 buçuk milyonu var, kalan 500 için bankaya kredi çekmeye gidiyor. Müdür de diyor ki, “3 buçuk milyonu bize faize yatır bir yılda 5.5 milyon olsun. Evin fiyatı bir yılda artmaz, hatta düşer” adam evi almaktan vazgeçiyor.
Müteahhit de; araba satışları düştüğü ve o piyasa daha kötü durumda olduğu için de elinde parası olan galerici tanıdığına satış yapıyor.
Nasıl mı; bir ay sonra sattığı fiyatın yüzde yirmi yükseğine geri almayı taahhüt ederek. “Keşke banka müdürü müteahhidin müşterisindeki parayı değil de galericideki parayı almaya çalışsa” dediğini duyar gibiyim. Rahat ol, galerici de banka müdürü de işini bilir. Olan işini bilmeyen, koşullar gereği bilemeyen müteahhide olur. Senin lokantada fazla ödediğin 20 liranın peşine düştüğün, bunu kendine koca dert edindiğin ortamda milyonları eriyip, yok olan zavallı müteahhit ne yapsın?
Sen şimdi "Bu ne aymazlık?" diyorsun ya. Muhtemelen müteahhit de bir ay sonra "Bu ne AYMAS'lık" diyor olacak.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.