Aydın Büyükşehir Belediye Meclisinde oynanan tiyatroları yazmamı istiyorsun. Onlarca video attın. Özlem Çerçioğlu ve şürekasının yazıp oynadığı sahneleri nasıl bulduğumu merak ediyorsun.
Aydın halkının oyları ile seçilen belediye meclis üyelerini konuşturmayan Çerçioğlu’nun bürokratına “Çık kardeşim savun kendini” diye söz vermesi bile rezilliğin boyutunu ortaya koymuyor mu?
Mecliste söz hakkı olan konuşturulmazken yorumsuz katılabilene söz verilmesinin yasaya, mevzuata, yönetmeliğe ters olması bir kenara etik değil ve büyük adapsızlık, edepsizlik ve terbiyesizliktir diye düşünürüm.
AK Partililerin Aydın’da Özlem Çerçioğlu karşısında bu kadar ezik düşmelerinin ve halkın hakkını arama noktasında suskun kalmalarının neyin, kimin gebeliğinin sonucu olduğunu merak etmiyor da değilim.
AK Partililer ve Çerçioğlu’nun tüm siyasi muhalifleri neyin ya da kimin diyetini ödüyor bilmem ama ben sana “diyet” başta bazı konulardan bahsetmek istiyorum. İyi olma halini yakala, oyunda kalma sanatı olan hayattan kopma derdindeyim.
Biliyorsun Cumartesi günü Aydın’da 3 yaşında bir çocuk babası olan genç bir doktor kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Dr. Hasan Furunkoyak’ı iyi tanırdım, arkadaşımızdı. Kalbiyle ilgili büyük sorunları vardı.
Daha önce duran kalbi iki kez çalıştırılmış, hayata döndürülmüştü. Üçüncüde ne yazık ki kurtarılamadı. Ölümcül ritim bozukluğu bulunduğu için kendisine kalp pili de takılmıştı.
Doktorlarından edindiğim bilgiye göre Hasan kontrollerine düzenli gitmiyor, ilaçlarını da düzenli kullanmıyordu. Ortak dostlarımızla yaptığımız sohbetlerde konuşulanları duysan tüylerin diken diken olur.
Anlatayım; Hasan Hoca, ayda 4 acil servis nöbeti tutuyor, çok sayıda firmaya iş yeri hekimliği hizmeti veriyor, Çine’de hayvancılık ve yem üretimi işleri yapıyor, aşırı yoğun çalışıyordu. Üstüne, günde 3 pakete yakın sigara da içiyordu. Yoğun stres altında yaşıyordu.
Öldüğünden bir gün önce çalıştığı hastanede doktoru ve arkadaşı olan İbrahim hoca, onu zorla yatırıyor. Yoksa çıkıp gidecek, bir sürü işi, sorunu var, onlarla ilgilenecek.
Doktor adam bunu yapar, böyle yaşar, kendine bu denli eziyet ederse doktor olmayanlar ne yapsın değil mi? Doktor olmayanlar ne yapmalı konuşacağız. Önce Dr. Hasan Furunkoyak’a Allah’tan rahmet, gözü yaşlı ailesi ve sevenlerine sabır ve başsağlığı dilerim.
Kişi kendisinin doktoru olmalı canım benim. Biliyorsun televizyonda uzmanlarla sık sık programlar yapıyorum. Onlardan çok şey öğreniyorum. Benim de sağlık sorunlarım vardı. Doktorum Doç. Dr. Gülnur Taşçı Bozbaş, görünür sorunlarıma odaklanmaktan ziyade bütüncül bir tedavi önerdi. “Sen bütün olarak iyi olursan tüm parçaların iyi olacak ve yaşadığın tüm sorunlar ortadan kalkacak” dedi.
İnsanın, ruh, beden ve zihinden oluştuğunu, bu üçünün ahenginin önemli olduğunu vurguladı. Tedaviye başlamakla kalmadı, yaşam boyu kendi kendimin doktoru olacağım tüyoları paylaştı. Bana inanılmaz güzel mentörlük ve rehberlik yaptı.
Ben de boş durmadım. Hocamın söylediklerini harfiyen yaptım. Önerdiği ruh, beden ve zihin ahengini yakalayabilmek için başka neler lazım sürekli araştırdım, kovaladım. Şimdi uyku düzeni olan, beslenmesini acayip önemseyen, sporu ihmal etmeyen, zihni tarafından yönetilen değil de ruh ve zihinle önemli ölçüde uyum yakalamış durumdayım.
Aydın Cumhuriyet Savcılığının ceza olarak verdiği “Öfke kontrolü eğitimi” de bu süreçte aldığım ödüllerden biri. Biliyorum yaşadığın şehirle ilgili çok dertlerin var. Bireysel sorunların da muhakkak seni zorluyordur.
Hep toplumsal hem de bireysel meselelerin üstesinden gelmek için önce sağlıklı olmaya ihtiyacın var. Bunun için doktorlardan maksimum seviyede faydalanmalısın ama kendi kendinin de doktoru olmayı başarmalısın. Yoksa…
Bugün uzun yazdım çünkü küçük bir kaçamak yapacağım. Haftaya Pazartesiye kadar sana yazamayacağım. Senden gelenleri muhakkak okuyacağım ve gelecek günlerde değerlendireceğim.
Ben de seni çok özleyeceğim. Çok seviliyorsun. Kendine çok iyi bak. Haftaya bugünkü gün görüşürüz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.