Aydın’ın yeni valisi Hüseyin Aksoy, geçmişi başarı dolu, “Aydın için şans” olarak tanımlanabilecek bir devlet yöneticisi. Bölge insanı olarak 2001 yılında Muğla Valisi olduğunda tanımıştık onu. Bıyıkları ile ön plana çıkan, genç, dinamik, yakışıklı ve başarılı bir devlet adamı olarak zihinlerimizde kaldı. O yılarda ben kış aylarında Aydın’da gazetecilik öğrenir, yaz aylarında da Muğla Marmaris’te turizm sektöründe çalışırdım.
Vali beyin görevine başlarken kurduğu bir cümle, Aydınlı bir vatandaş yaklaşık 20 yıldır kamu görevi yürüten bir gazeteci olarak aklımı kurcaladı. Kendi kanaati ve fikri olmadığını düşündüğüm için de çok rahatsız olmadım. Yine de bu düşüncemi hem Aydın halkı ile hem de valimizle paylaşmak isterim.
İlk açıklamasında Aydın’ın potansiyellerine vurgu yaptı Vali Bey, “Başta jeotermal kaynakları…” dedi. Bu büyük bir yanılgı sayın Vali… Belki yoğunluğunuza geldi, yeteri kadar araştıramadınız. Belki de konuştuğunuz kişiler size yanlış aktarımlarda bulundu. Aydın’ın en önemli potansiyeli jeotermal değildir. Bu sufle yanlıştır.
Aydın’ın en önemli potansiyeli zeytin ve incir başta olmak üzere tarımdır. Akabinde tarıma dayalı sanayi gelir. Gelmiyorsa da gelmesi gerekir. Turizm de çok büyük potansiyeldir. Jeotermal ve diğer maden kaynaklarından da önemli girdi ve sonuç elde edilmektedir fakat biraz bu jeotermal ile halkın başı derttedir.
Aydın halkı, jeotermal yasasındaki bazı kadük kısımlara ilave olarak jeotermal enerji santrali yatırımcısı firmaların yanlış uygulama ve tutumlarından dolayı çok çilelidir. Siz bugüne kadar gittiğiniz illerde ortalama 4 yıl görev yaptınız. Aydın’da bu ortalama bozulmayacaktır. 4 yıl büyük süredir ve baştan bu konuda sizi uyarmak bizim görevimizdir. Konuyu muhakkak araştıracaksınız.
Lütfen! Sadece jeotermalin ve jeotermal yatırımcılarının kaymağını yiyen krema tabakanın anlatım ve aktarımlarına bağlı kalmayın. Kanaat önderi, halkın sözcüsü, algı yönetiminin piri kılıfıyla karşınıza çıkan ya da çıkacak olan beyaz elbiseli, papyonlu tiplere de kanmayın. Bir tomar sakalla bilgelik satmaya kalkan ve kalkacak olanlara da inanmayın. Çevre savunuculuğunu meslek edinip, sonra halk adına pazarlık masasına oturmakla geçinen ve çevresini geçindiren marjinal tiplere de itibar etmeyin. Lütfen saf halkın sesine kulak verin. Bu alandan nemalanmayan, nemalanma durumu olmayanlarla konuşun. Kimler yakınıyor, kimler zarar görmüş, kimler endişe ve kaygı içinde, çürük yumurta kokusu kimlerin burnunun direğini sızlatıyor lütfen ona bakın. Aydın’a zararını anlamak belki net bir şekilde bilimsel veri gerektiriyor ama partilerine zararı yüzde yüz kesinleşmiş olan iktidarın temsilcileri ile tartışın.
Bu potansiyelin Aydın’da hemşehriniz olan merhum Valimiz Recep Yazıcıoğlu’nun hayal ettiği gibi kullanılmadığını göreceksiniz. Zararın neresinden dönülürse kar anlayışı ve devletin halktan yana olan yaklaşımı ile de tespit edeceğiniz eksiklik, yanlışlık ve sorunların da üstesinden geleceksiniz. Çünkü buna, altı cehennem, üstü cennet olan bu topraklarda yaşayan, cenneti cehenneme kurban ettirmek istemeyen halk da destek verecek. Hoş geldiniz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.