Anlaşılamamaktan yakınan onlarca kişi ile karşılaşmak çok mümkün. Her biri üzerine düşeni ziyadesiyle yaptığını, suçlunun onları anlamayan olduğunu söyler. Oysa ki, gerçek çok başkadır. “Ne kadar bilirsen bil; söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır” diyen Mevlana, durumu çok iyi özetlemiştir.
Hiç bir şeyin çaba harcanmadan, hak ettiği değer ve özen gösterilmeden amacına ulaşılmayacağını bilmemiz gerekir.
Bulunduğu yeri dünyanın merkezi, yaptıklarını da dünyanın gündemi sananlar, aldanmaktadır ve aldanacaktır. Bulunduğu yer ve yaptıkları hakkında başkalarının da dikkatini çekmek isteyenlerin gerçekten çok çalışması ve emek harcaması gerekir.
Eşeğini ararken umursamayana yardım için yanında olanın ıslık çalması da gayet normaldir.
Tavuk ve kaz yumurtası örneği bu durumun en açık izahatıdır;
Kaz yumurtası gıdasal veya kimyasal içerik itibarı ile tavuk yumurtasına kıyasla çok daha faydalı ve zengin olmasına rağmen pazarlarda hemen hemen hiç rağbet görmemektedir.
Kaz yumurta yaparken sessiz sedasız kimsenin göremeyeceği ve duyamayacağı şekilde yapar. Tavuk ise yumurta yaptığında tüm mahalleyi ayağa kaldırır. Ürettiği ürünün reklamını iyi yapar. Bilinçaltına otomatik olarak hep tavuk ve yumurtası yerleşir. Pazara vardığında da vatandaş hep tavuk yumurtasını sepetine koyar. Yani yumurta denince akla tavuk, tavuk denince de yumurta gelir. Kaz denince akla herkesin kendi bilinçaltına göre çok farklı özellikler gelmektedir.
Dünyanın en iyi icadını da yapsanız, satamadıktan sonra faydası yoktur.
Aydın’ı, ürünlerini, tarihi değerlerini, coğrafi güzelliklerini tanıtmak istiyorsak, tavuk gibi reklam çalışması yapmak durumundayız.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.