Takip Et

Faturalar naylon rüşvet gerçek

Tamam daha fazla çemkirme bana. “Tembellik ettim, birkaç gün yazmadım” diye düşün. Mesaj kutumu yine doldurmuşsun, beni soru yağmuruna tutmuşsun.

Sadece sen değilsin, çok fazla ihbar, bilgi, belge ve görüşme talebi alıyorum. Meğer Aydın, bildiğimizden, sandığımızdan çok daha kötü durumdaymış. Biz de uyumuşuz.

Seninle böyle ulu orta konuşmaya başlayınca dökülen dökülene, “vicdanım artık kaldırmıyor” diye içeriden gelen bilgiler yok mu; “O vicdanlar bunca zaman nasıl kaldırdı?” merak etmiyor değilim.

Özgür Özel’in genel başkan seçilmesinden sonra Çerçioğlu ve ekibinin kesin aday oldukları yönünde algı oluşturma çabasını daha sonra konuşalım.

Özgür Özel, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıkladığı başkanlarımızla ilgili, parti meclisinde onların aday olmaları yönünde oy kullanacağım” dedi.

Bunu, “adaylıkları kesinleşti” şeklinde yorumlamak için çok erken olduğunu düşünüyorum. Parti meclisi, genel başkanı onaylayan bir organ olacaksa, CHP’de neden değişim oldu?

Şimdilik bu konu burada kalsın. Kuşadası’ndan gelen imar yolsuzluğu bilgilerini de şimdilik bir kenara koyalım. Onu biraz daha araştırmam, bilgi ve belge toplamam lazım.

Sana bugün Aydın Büyükşehir Belediyesindeki bir kaynağımın, “İHBAR” niteliğindeki anlatımların aktaracağım. Rüşvetin hangi yollarla “İhale kuranlara” geldiğini öğrendiğinde şaşkına döneceksin.

Hatırlar mısın; Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay, “Aydın’da CHP yok. Özlem Çerçioğlu Partisi var” diyerek istifa etmiş; "büyük bir asfalt" yolsuzluğundan bahsetmişti.

Kaynağımın aktardığı bilgiler de o yolsuzluk iddiasıyla ilgili. Ne demişti Fatih Atay; “Ben aynı firmaya, aynı işi, Aydın Büyükşehir Belediyesin dörtte biri fiyatına yaptırıyorum. Yolsuzluk var.”

Doğru söylüyormuş Fatih Atay, “Artık vicdanım kaldırmıyor” diyen kaynağım da rüşvet çarkının çalışma yöntemlerini şöyle anlatıyor;

“Asfalt ihalesini alan firma, bazı işlerini alt firmalarına yaptırıyor. O alt firmalar ve direk ihaleyi alan firmanın Aydın’dan hizmet ve ürün satın aldığı firmalar var. Onlar, ya ürünün fiyatını piyasa değerinden çok yüksek fatura ediyorlar ya da ürün ve hizmet vermeden sadece fatura düzenliyorlar. Asfalt ihalesini alan firma ya da alt taşeronlarına fatura düzenleyen bu yerel firmalar (Efeler, Söke, Germencik, Nazilli, Kuyucak....), kendi maliyetlerinden sonra kalan tutarı ihaleyi kuran kişilere ulaştırıyorlar”

Merak etme, “Peki bu nasıl anlaşılacak?” diye ben de sordum, yanıtı şöyle oldu;

“Devletin ilgili kurumları Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve benzeri bakanlıkların denetçileri bunu isterlerse iki üç günde tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkarırlar. Asfalt ihalesini alan firma ve onun alt taşeronlarına fatura düzenleyen Aydın firmalarının listeleri çıkarılır. Bu firmaların faturalarında belirtilen tutarlar ile verilen hizmet ya da ürün kıyaslanır. O firmanın üretim kapasitesi, stokları ve girdileri kestikleri faturayla orantılı mı; bakılır. Yine ürün ve hizmetlerin piyasaya göre değeri afaki mi, değil mi o da bakılır. Samimi ve dürüst yollarla operasyon, inceleme ve denetleme yapılırsa Engin, Dilan Polat olayını gölgede bırakacak sonuçlar çıkar”

Anlayacağın, “faturalar naylon, rüşvet gerçek” dedirten iddialar var.

Şaşırdın değil mi? Ben de çok şaşkınım. Duyunca, “Minareyi çalan nasıl da kılıfını buluyormuş” diye düşündüren mevzular. Sıkıntı da, “kılıfı” bulurken “Paydaş” edinilenler. Onlar işte bu iddialarla ilgili konulara bakmayanlar, duymayanlar ve görmeyenler.

Biz bunları kendi aramızda konuşalım. Belki kulak kabartan, duymak, bakmak ve görmek isteyen helal süt emmişler vardır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.