Takip Et

Tuvalet Kağıdı ve Ali Çankır

Geçenlerde bir yazımda CHP Eski Aydın İl Başkanı Ali Çankır için “Tuvalet kağıdı gibi kirletilip atıldı” ifadesi kullanmışım. Sen de bunun ne anlama geldiğini sormuşsun.

Bu tanımlamayı ilk kez 2011 yılında Çine Madran Gazetesinde yazmışım. 24 Temmuz 2011 tarihinde yayımlanan, “Tuvalet Kağıdı olmak ya da olmamak” başlıklı yazım Çine Madran Gazetesinin internet sitesi cinemadran.com’da hala duruyor.

Daha sonra mini bir güncelleme yaparak 4 Kasım 2013 yılında da Aydın Denge Gazetesinde yayımlanan “Tuvalet Kağıdı adamlığı” başlıklı aynı minvalde bir yazı daha kaleme almışım.

Türkiye’de önceki gün en çok tuvalet kağıdı satılmış. Zam gelecek duyumu alan herkes marketlere koşmuş. Oradan mı esinlendin bilmiyorum, sen de benden konuyu açmamı istemişsin.

Önce senden, sana taltiflerimden rahatsız olmayacağının sözünü alayım, ardından da seni Aydın Denge’de yayımlanan o yazıyla bugünlük veda edeyim.

***

Tuvalet kağıdı adamlığı

İnsanlığın varoluş nedenini ve yaradılış gayelerini sadece servet sahibi olmaktan ibaret sananların sayısı az değil.

Bu tip insanlar çevresindekilere ya tuvalet kâğıdı muamelesi yapıyorlar ya da böyle düşünüp de daha avantajlı ve güçlü olanlara kendilerini tuvalet kâğıdı olarak sunuyorlar.

Tuvalet kâğıtlarının reklamları ‘yumuşak’, ‘hassas’, ‘kibar’, ‘narin’, ‘ekonomik’ ve ‘ergonomik’ gibi süslü kelimeler içeriyor. Ama hiçbir süsleme tuvalet kâğıdı oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Hepsinin ortak noktası aynı, kullanıldıktan sonra üzerlerine dökülen suyla eriyip gidiyorlar. Bununla kalsa iyi, tesisat borularını ve kanalizasyonu tıkamaması için çöpe atılanlar, temizlerken kirlendikleri şekilleriyle ömürlerini tamamlamak zorunda kalıyor.

Eğer birileri sizi marketlerin en gözde vitrinlerine koyarak süslü cümlelerle pazarlamaya çalışıyorsa, bilin ki siz de bir tuvalet kâğıdısınız. O marketten hak ettiğiniz bedelle alınacak, daha sonra götürüldüğünüz yerde de en iyi şekilde korunacaksınız. Yeri gelecek arabada, yeri gelecek çanta da taşınacaksınız. Ama kötü kaderden kaçamayacaksınız. Vakit geldiğinde temizlerken kirletilip çöpe atılacaksınız.

Sizi direk, ‘tuvalet kâğıdı’ olarak adlandırmayacaklar. Kiminizi ‘siyasetçi’, kiminizi ‘bürokrat’, kiminizi ‘rütbeli’, kiminizi ‘makamlı’, kiminizi, ‘sivil toplum yöneticisi’, kiminizi ‘kanaat önderi’, kiminizi ‘muhtar’, kiminizi de ‘gazeteci’ diyecekler. Size koydukları adı marifet sanıp ayaklarınızın yerden kesilmesi, onların daha çok işine yarayacak. Gerçek kimlik ve bu kimliğe uygun son mutlaka bir gün vuku bulacak. Ya suyla eriyip gideceksiniz, ya da atıldığınız çöplükte kirli bir şekilde sonunuzu bekleyeceksiniz. Tercih, sizi satın alanların olacak.

Sizin de tercih hakkınız var ama o, tuvalet kâğıdı olmak ya da olmamak noktasında.

Benim tercihim mi?

Gazete kâğıdı olmayı tercih ederim. Mutlaka, okuyup da bir bilgi edinen olacaktır. Eğer yemek sehpasına örtü olmadan veya mahrem malzemeleri kapatan paket olmadan milli kütüphanede arşiv olmayı başarabilirsem, bırakın bugünü, 500 yıl sonrasını bile aydınlatmayı başarabilirim. Sizin tercihiniz ise size kalmış. Kütüphanede boş raf çok, yoksa da yaparlar.

Yeter ki, sizin üzerinize insanlık yararına bir şeyler yazılsın.

Yani fanilere teslim ettiğiniz sahte yazgınız değil, üzerinizde taşıdığınız gerçek yazınız güzel olsun. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.