Fena içerlemiş.
“Tuğrul bunu yapmamalıydı, Karpuzlulu olarak hepimizin başını öne eğdi” dedi.
“Hocam, halka daha iyi hizmet etmek için böyle bir karar almış hem bu karar kendisinin değil halkın kararıymış” dediğimde de bana kızdı.
“Encümene, komisyonlara girseydi daha çok hizmet alırdı. CHP’li bir belediyenin projesine oy verirken kendi projelerine de karşı tarafın oy vermesini sağlayabilirdi” dedi.
“Peki hocam, şimdi daha çok hizmet almaz mı?” şeklindeki soruma yanıtı, “Hayır daha çok rüşvet alır. Büyükşehir Belediyesi eli ile Karpuzlu’ya yapılacak her hizmet Karpuzlu halkına rüşvettir. Rüşvet almak da, vermek de...”
Tuğrul Ozan’ın seçim döneminde çok para harcadığını söyleyen hoca, “Önceleri bu paranın kaynağı nereden geliyor diye merak ettim. Bana, ‘Veterinerlikten iyi kazanıyor. Günde bin TL geliri var’ dediler. İkna olmuştum ama bu olay sonrası seçim harcamasını toplu bir şekilde tahsil etti, hatta kara bile geçti algısı oluştu” diye devam etti.
Üç kez üst üste;
“Utanıyorum”
“Utanıyorum”
“Utanıyorum”
Dedikten sonra ağlamaklı bir ses tonuyla, “Karpuzlulu olmaktan utanıyorum. Bak kardeşim sen gazetecisin senin yanında bunları konuşmak ne kadar doğru bilmiyorum ama Karpuzlumuzun ve Karpuzluluğumuzun itibarı iki paralık oldu. Beni en çok üzen de çok sayıda kişinin bu ahlaksızlığı normalmiş gibi görmesi. Bundan sonra rüşvet almamak, davanı, halkını satışa getirmemek ayıp sayılacak bizim oralarda” diye sözlerini tamamladı.
“Hocam bunları yazabilir miyim?” dediğimde de, “Yaz ama adımı deşifre etme, ahlaklıların suçlu gözüyle bakılacağı bir toplumda bunları söyleyene rahat vermezler. Hoş yazsan sana da rahat vermezler” dedi.
Kafam karıştı, size danışayım istedim.
Yazmak mı doğru, yazmamak mı?
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.