Seninle ve diğerleriyle sohbetlerimden çok besleniyorum canımın içi. Dün, bir arkadaşım, “Davacının ahmağı derdini mübaşire anlatır” dedi. Hukuk camiasında yaygın bir söylemmiş. İlk kez duydum, hoşuma gitti.
Aklımı kurcalamadı değil. Biliyorum benden şehirdeki imar krizine ilişkin gelişmeleri bekliyorsun ama o konuda benim de beklediğim durumlar var. Bakalım hak arayışında olanlar ne kadar esaslı, onurlu ve ahlaklı tavır ortaya koyabilecek. Onların isteği mi olacak yoksa “Gündem soğusun, eninde sonunda elimize düşerler” diyenlerin mi? Bekleyip göreceğiz.
Şu davacının ahmağı meselesine gelecek olursak. Söz doğru. Özüyle ağır. Kimin söylediğinin bir önemi yok. O yüzden bana, “bunu ilk falanca söylemiş” gibi safsatalarla gelme olur mu?
Davacının ahmağı böyle yapıyorsa, seçmenin ahmağı ne yapıyordur? Çiftçinin ahmağı, işçinin ahmağı, müteahhidin ahmağı… Uzat uzatabildiğin kadar soruları. Ben de, “gazetecinin ahmağı ne yapar?” diye düşünmedim değil. Bulduğum cevaplar hoşuma gitmedi. Sen de biraz düşün de, iyi bir tanımlama ortaya koyalım olur mu?
Davacının ahmağına gelecek olursak. Günümüzde muhakkikinden müfettişine, hakiminden savcısına, siyasetçisinden bürokratına, gazetecisinden istihbaratçısına, soruşturan, sorgulayan, denetleyen ve yargılayan makamlardakilerin rolü mübaşirinkine dönüşmüşse, davacı ne yapsın? Dava ne olsun?
Sorular belli. Haydi; sen de, ben de dersimizi çalışalım. Konuya ilgi duyan herkesten katkı da alalım. “Gazetecinin ahmağı ne yapar?” bulalım. Olur mu şekerim.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.