Takip Et

Tehlike çanları çalıyor

Senin için yoğun bir çalışma yürüttüm, canımın içi. Tüm kaynaklarımı ve kanallarımı kullanarak bilgi topladım. AK Parti Aydın İl Başkanı bugün belli olmayacak, şekerim. Bu hafta içinde bir gün açıklanacak. “İl başkanı Umut mu olacak, umudu olan mı olacak?” diyorsun. Sen böyle isimler üzerinden benimle oyun oynamaya kalkarsan ben de sana “Ya adı Mehmet olan ya da adında Mehmet bulunan olacak” derim. Sonra sen de düşünür durursun; “Mehmet Arkun’u mu kastetti, Mehmet Aydemir’i mi işaret etti, Mehmet Umut’u mu ima etti…” Gökhan’ı hiç sorma; o zaten kendinden umudu kesmiş durumda ve yakın çevresine “Yüzde seksen değişim var gibi” diyor. Başlığı Gökhan Bey için yazdığımı düşünürsen yanılırsın, canımın içi. Başlığın muhatabına ilişkin değerlendirmelerim sonraki paragrafta başlıyor.

 

Sana aslında bugün, “Çerçioğlu’nun Çerçioğlu’na nasıl kumpas kurduğunu” anlatacaktım. Ancak güncel gelişmeler oldu. İçinde aşk da olan o konuyu daha sonraya bıraktım. Önce bir hafıza yoklaması yapalım; Deniz Baykal, CHP Genel Başkanlığı döneminde, kurultaylar öncesinde sıkıştığında veya usulen genel başkanlık görevinden ayrıldığında, parti içi siyasete önem verirdi. Tehlike çanları çaldığında il başkanlarını arar, sahada delegelerle buluşur, parti tabanına şirin gözükmeye çalışırdı. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu da yıllarca beraber siyaset yaptığı ve yakın ilişkiler geliştirdiği Baykal’dan çok şey öğrenmiş görünüyor. Çerçioğlu, kendisi için tehlike çanlarını hissettiği anda aniden teşkilatçı bir kimliğe bürünüyor, muhtar dostu kesiliyor. Eğer deve güreşinin şovundan sonra “Yılbaşına ilçe başkanlarımla, belediye başkanlarımla gireceğim” derse sakın şaşırma. Çünkü telaş ve korku çok büyük.

 

Sen de farkındasın ve bunu bana defalarca söyledin; Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, gerçeklikten kopmuş bir ruh hali sergiliyor. Uzun yıllardır kendisiyle ilgili yazılar kaleme alıyorum. Sana, takipçilerimize ve okurlarımıza doğru ve güncel bilgiler sunabilmek adına Çerçioğlu’nun psikolojisini anlayabilmek için onu dikkatle izliyorum. Bir dönem kendisiyle gazeteci-siyasetçi ilişkisi çerçevesinde bir hukukumuz olmuştu. Ancak o zamanki Çerçioğlu ile şimdiki Çerçioğlu arasında dağlar kadar fark var. Çünkü Çerçioğlu artık tamamen bir hayal âleminde yaşıyor. Tüm Aydın’ın, milletvekillerinin ve etrafındaki herkesin kendisiyle uğraştığını, onu sırtından vurmak için fırsat kolladığını düşünüyor. “Yarın ne olacak” endişesi, onun bugünkü huzurunu fena bozuyor.

 

Sence de çok normal değil mi yaşadığı huzursuzluk? Çok fazla insanı kırdı, birçok kişinin hayatıyla ve ekmeğiyle oynadı. Birçok partilinin üzerinde kirli ellerinin lekesi olduğu için, herkesin kendisine düşmanlık beslediğine inanıyor. O, gördüğünden (makam, para, güç) eksik kalmak istemiyor ama insanlar doldu ve taştı daha fazla onun çirkinliklerini, oyunlarını, kumpaslarını görmeye tahammülleri yok. Bu yüzden; Özlem Çerçioğlu, Aydın’da son dönemini yaşadığını hissediyor, ancak bunu psikolojik olarak kabullenemiyor. Sürekli olarak çevresindeki kişilere “Çerçioğlu istediği müddetçe aday olur” dayatmasını yaptırıyor. CHP’nin Aydın’da seçim alıyorsa, bunun Çerçioğlu sayesinde olduğu algısını insanlara empoze etmeye çalışıyor. Bu mesajı CHP Genel Merkezi’ne de iletmeye çabalıyor.

 

Ancak CHP Genel Merkezi’nin geçtiğimiz aylarda yaptırdığı SONAR anketine göre, halk Özlem Hanım’ın değil, CHP’nin arkasında. Ankette, “Yapılacak ilk genel seçimlerde oyunuzu hangi partiye verirsiniz?” sorusuna “CHP” diyenlerin oranı, Çerçioğlu’nun yerel seçimlerde aldığı oydan 7.08 puan daha yüksek. Çerçioğlu, bu dayatmaları bırakıp halkın gerçekten arkasında olup olmadığını görmek için bağımsız aday olarak seçimlere girerse, durum çok daha net anlaşılacak.

 

Biliyorsun halkımız mağduru sever. Çerçioğlu’nun en çok mağdur ettiği kurumsal kimlik de CHP’dir. Halkın, Aydın’da partiyi Çerçioğlu’ndan daha çok sahiplenmesini böyle açıklayabiliriz, şekerim. Partiyi kendi çıkarlarının üstünde gören, milletvekillerini, ilçe başkanlarını ve il başkanını kendi emir erleri gibi davranmaya zorlayan bir anlayış; akıl ve ruh sağlığını yitirmiş kişilerin işidir. Çerçioğlu, yıllarca rakip partilere ve onların adaylarına karşı oynadığı akıl oyunlarının, kumpasların ve dolapların kötü bir taklidini şimdi kendi partililerine yapmaya çalışıyor. Ancak ne yaparsa yapsın, elinde kalıyor. Küfürlü bir dil, hakaretvari bir tavır ve kimseyi umursamayan söylemler, Çerçioğlu’nun sonunu hazırlıyor, canımın içi. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.