Seninle, Aydın’ın emsal şehirlerinin neden fersah fersah gerisinde kaldığını sürekli konuşuyoruz ya; biz haklıyız şekerim. Bu şehrin kaynakları suça ve suçlulara gidiyor. Hizmet beklemeyelim. Sana çok detaylı bir şekilde bunu izah edeceğim, bugün yakın geçmişte tanıklık ettiğim ve yaşadığım bazı durumları paylaşmak isterim.
Biliyorsun, 25 yıldır gazetecilik yapıyorum. Birçok olaya gittim, birçok kaza haberi yaptım, birçok siyasi haber hazırladım. Siyasetçilerle röportajlar yaptım. Toplumun dikkatini çeken, halkı yakından ilgilendiren haberleri mümkün olduğunca hızlı bir şekilde kamuoyuna ulaştırmaya çalıştım. Haberlere asla yorum katmadım; olayları olduğu gibi yazdım, paylaştım ve yayınladım. Yorumu her zaman halka bıraktım.
Sökeli gazeteci Durmuş Tuna’nın programımıza katılması ve bundan sonraki süreçte bizimle program yapmaya devam edecek olması, Aydın halkına bugüne kadar sunduğum hizmetlerin en önemlilerinden biri olduğunu düşünüyorum.
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun kriptosu, karakutusu ve eski kalemşörü olarak bilinen Durmuş Tuna’nın programıma katılacağını duyurduğum andan itibaren, Çerçioğlu ve çevresinden yoğun saldırılara maruz kaldık. Hem ben hem de Durmuş Tuna sahte internet siteleri, yandaş basın ve fısıltı gazeteleri aracılığıyla hakaretler, tehditler ve iftiralarla karşılaştık. Açıkçası bu saldırıları başlangıçta anlamlandıramamıştım. Çünkü daha önce de Çerçioğlu’na muhalif birçok kişiyi televizyonumuzda ağırlamış, röportajlar yapmıştık. Çerçioğlu ve çevresinin neden bu kadar rahatsız olduğunu, neden bu iftiraları attığını ve bu derece büyük bir korku içinde olduklarını, Durmuş Tuna’yı televizyonumuzda ağırladıktan sonra daha iyi anladım.
Günler öncesinden başlayan algı operasyonları, sahte yazışmalar göstereceğimizi ve sahte ses kayıtları ortaya koyacağımızı iddia etmeleri aslında şu gerçeği işaret ediyordu: Durmuş Tuna’nın elinde Özlem Çerçioğlu’nun CHP Genel Merkezi’ne, ailesine, partisine, milletvekillerine, belediye başkanlarına ve en önemlisi Aydın halkına açıklayamayacağı belgeler vardı.
Gazeteci Durmuş Tuna, geçtiğimiz aylarda kendi sayfasında bazı ifşalarda bulunmuştu. Bu ifşaların bir parçası olan takip konusuna da açıklık getirdi. Tuna’nın iddiasına göre, Başkan Çerçioğlu, yakın adamı Ozan Çavuşoğlu’na talimat vererek, o dönemde Söke Belediye Başkan Yardımcısı olan Mustafa İberya Arıkan’ı takip ettirdi. Ozan Çavuşoğlu, ASKİ sorumlusu Burçin Adan üzerinden Arıkan’ın bir kadınla araç içinde fotoğraflarını çektirdi. Ancak Arıkan, kendisini takip edenlerin ASKİ personeli olduğunu, araç plakalarını emniyete bildirdiği anda öğrendi. Daha sonra Arıkan, bu takibin Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun talimatıyla Fatih Akkentli ile birlikte organize edildiğini düşündü. Gece yarısı Özlem Çerçioğlu’nun eşi Ercan Çerçioğlu’nu arayarak durumu şikayet etti.
Takip olayının özü budur. Ancak bu olay sonrası Mustafa İberya Arıkan, kendisini Fatih Akkentli’nin takip ettirdiğine inanarak onun ortadan kaldırılması için mafyaya başvurdu. Bu konuşmalar emniyetin dinlemesine takılınca olaylar daha da büyüdü ve sonuçları Arıkan’ın başına büyük sıkıntılar açtı.
“Rezilliğe, kepazeliğe ve skandallara bakar mısınız!” diyorsun değil mi? Bu anlattıklarım ne ki? Bazı eylemlerinden dolayı Durmuş Tuna’yı eleştiriyor ve kızıyordum. Sonunda vicdanının sesini dinleyip mensubu olduğu yapıdan kopmuş olması ve bugün rahatsızlıklarını benimle, seninle ve kamuoyu ile paylaşması çok kıymetli. Sahip olduğu hafıza ve kayıtlar, başını Aydın Büyükşehir Belediye Başkanının çektiği büyük bir örgütün simgesi.
Bu tür gerçekler canını sıkıyor biliyorum. Hayat sadece bu olumsuzluklardan, kumpaslardan ibaret değil. Umut etmek ve beklemek durumundasın, durumundayız. Elbette, sana seveceğin, eğlenceli yazılar da kaleme alacağım şekerim.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.