Yazılarımızda kendimizden ve mesleğimizden çok fazla bahsetmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Fakat okurla dost olduğumuzu düşündüğüm için bazen içimi döküyor, hüzün, sevinç ve heyecanımı onlarla paylaşıyorum. Aynı düşüncede olan okurlarımız, 0.533 524 71 66’dayım...
Bu kez, Haber Türk Gazetesi Aydın Temsilcisi, çok değerli meslektaşım Durmuş Ali Kılınç, fena gaz verdi. 6 Nisan 2013’de ülkücüler tarafından tartaklanmalarından sonra Çine Madran Gazetesi’nde kaleme aldığım, “Gazeteci olmak” başlıklı yazımı, bürosuna çerçeveletip asmak istediğini söyledi ve bu işi gerçekten yapan herkesin o yazıyı saklaması gerektiğini ekledi...
Durmuş ile Mehmet’i dövdüren Ülkü Ocağı Başkanı görevden alındı, yerine de onları tekmeleyen getirildi. Ülkücülerin ve MHP’lilerin Aydın’daki en yetkin ismine sorduk, görevden alma konusunda bilgisi olduğunu, atamadan haberi olmadığını söyledi. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı seçilirse 10 Ocak’ın şerefine gazetecileri ülkücülerden koruyacak bir tim istihdam edeceğinin sözünü vermesini istiyoruz.
Ayrıca; Sadece çok sevdiği mesleğini hakkıyla icra etmenin ötesine geçmeyen gazetecileri, emrine amade edemeyince gruplara ayıranları da şiddetle kınıyorum. Mesleğimizin bu ön yargılardan kurtulduğu günü de, ‘özlemle’ bekleyeceğim.
10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla mesleğimizin başkaları tarafından da konuşulduğu bu günlerde, o yazıyı tekrar sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü o gün bugündür değişen bir şey olmadı...
GAZETECİ OLMAK
"Gazeteci: Başka hiç bir geliri olmayan, hayatını tamamen gazetecilik yaparak kazanandır" diyor üstatlar.
Ama günümüzde gerçek öyle değil.
Bazı zengin züppelerinin içki masasının mezesi olan ve sonra reklam alabilmek için ıssız arazide araba içinde bilmem ne hizmeti veren kadın, "gazeteciyim" diyor.
Emekli olduğu kuruma çay içmeye gidemeyecek kadar itibarı bulunmayan bazı zatlar ailesine ve topluma karşı mühim bir adammış imajı oluşturmak için, "gazeteciyim" diyor.
Engin siyaset bilgisi ile donatılmış bir yaratık olduğunu düşünüp de, siyasette yer bulamayanlar adam yerine konmak için bu yolu seçiyor, "gazeteciyim" diyor.
Spor konusunda üst düzey teknik bilgi ve donanımı olduğu hissine kapılıp, camiada niteliği 'amigoluk'tan öteye geçmeyen bazı muhteremler, "gazeteciyim" diyerek kabul görmeye çalışıyor.
Müsrif müsrif oturmaktan sıkılan bazı devlet memurları, hayatını renklendirmek için, "gazeteciyim" diyor.
İç dünyasında kendini dünyanın en mühim adamı sanmaktan kafayı bozan bazı ruh hastaları, "gazeteciyim" diye meydan okuyor.
Şantajcılar, çalı kakıcılar, halk adına tuttukları kalemi pazarlayanlar vs. bu örnekler uzar gider.
Bilseler gazetecilik çok zor ve tehlikeli bir meslek, sürekli ipin ucundasın ve üç beş hap içen zibidinin gözünün döndüğü bir anda hayatın tehlikeye girer; yapmazlar bu işi...
Bilseler gerçekten masumun, mazlumun savunucusu olduğunda onları semirenlerin besledikleri karşına dikilir, hesap sorar; yanından geçmezler bu mesleğin...
Bilseler kamusal yetki sahibi birine yaptığın haklı bir eleştiri sonrası haddini, yetkisini aşar ve acımasızca hesap görür; gazeteci olmayı bırakın mesleğe bir numaralı düşman kesilirler...
Sanırlar ki, "gazeteciyim" diye piyasaya çıkmak, 'laylaylom' yayın organlarında iki yazı yazmakla adam olunuyor...
Evet, olunuyor. Bu memlekette gerçek gazetecileri kendi emelleri ve çıkarları için kullanamayanlar, onları gazeteci sanıyor, öyle görüyor.
Onlar gazeteciyse; biz değiliz.
Geçmiş olsun Mehmet Barlas ve Durmuş Ali Kılınç
O tekmeler size değil, hepimize atıldı.
O küfürler size değil, hepimizeydi.
Çünkü; Aydın'da bizim camia köpeksiz köye döndü.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.