Bu sorunu, toplum açısından değil de belediye başkanları açısından yanıtlamaya çalışacağım. Dürüst olan ve işini düzgün yapanları tenzih ederim, ruhsat ve rüşvet mevzularına sen de benim kadar hakimsin. O yüzden o durumlara bu yazıda girmeyeceğim.
Geçenlerde kıymetli bir dostumla. Çine Belediyesinin bir kadın kooperatifi ile ortaklaşa yürüttüğü projenin ürünü mantının tadına bakmaya gittik. Cumhuriyet Oteli’nde Çine Belediye Başkanı Enve Salih Dinçer ile karşılaştık.
Merak etme, o soruyu es geçmedim. “Aday olmayağınızı açıkladınız. Ben inanmadım, siz bal gibi de adaysınız” dedim. Aday olmayacağını sözlü olarak elinden geldiğince izah etti. Yine de inanmadım. “Hala adaysınız” dedim.
Yanılmadığımı da kurban bayramı sırasında arabada seyahat ederken teyit ettim. Yerel radyolardan birini dinliyordum. Reklam kuşağında Çine Belediye Başkanı Enver Salih Dinçer’in bayram tebriği sık sık döndü.
Merak ettim, baktım. Bir çok mecrada Başkan Dinçer’in bayram kutlaması görsel ve sesli olarak yayımlanıyordu. Aday olmayacak olan bir belediye başkanı seçim arifesine denk gelen bayramda ilan yayımlar da, bu işe bu kadar para harcamaz.
Enver Salih Dinçer, kendi şahsi PR’ı için bayram gibi özel zamanların yarattığı fırsatı en iyi şekilde değerlendirmesi gerektiğini öğrenmiş. Aday olmayacağını söyleyerek kimlerin kendisine rakip olabileceğini gözleyen, yeniden aday olmak istediğinden adım kadar emin olduğum tecrübeli ve akıllı bir siyasetçi.
O karşılaşmamızda mekanda bir hanım efendi vardı. Başkan Dinçer ile konuşurlarken bizimle de tanıştırdı. Çineli hemşehrimiz Doç. Dr. Semra Ayanoğlu, Almanya’da yaşayan başarılı bir akademisyendi. İç Hastalıkları Uzmanı Tıp Doktoru Ayanoğlu’na hayran kaldım. ilk geldiğinde bize yayına gelme sözü de aldım.
Yıllarca Çine’de gazetecilik yapmama, ilçeye çok hakim olmama rağmen henüz tanımadığım için hayıflanırken de aydınlandım. Böyle entellektüel ve bilinçli biri ilçede belediye başkanını tanıyordu. Bazı işlerini ona danışıyordu. Çünkü o da biliyordu; belediye başkanı şehrül emin yani şehrin en güvenilir insanıydı.
Şehrin en güvenilir insanı ünvanına sahipseniz çok sayıda fırsat ayağınıza geliyor. Enver Salih Dinçer, benim yeni tanıdığım Semra hocayı uzun zamandır tanıyordu. Sağlıkla ilgili konularda da danışıyordu. Tüm Çine’nin tanımasını sağlayamamış olması Dinçer’in kişisel eksikliği ama tanıyor olması onun için büyük bir nimet ve fırsattı.
Bir örnek de yine Çine’den ama maziden vereyim. Bir zamanlar Madran Dağı’nda rüzgar enerjisi santrali kurmak isteyen kişi, dönemin Çine Belediye Başkanı Osman Aydın’a gelir. Ölçüm cihazı koymak ve rüzgarı ölçmek için destek ister.
Yıllar sonra o kişi bu yatırımı yapmaz ama Çine Belediye Başkanı CHP’li Osman Aydın dönemin güçlü finans kuruluşlarından Bank Asya’nın yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Cemaloğlu ile ortak olur. Köylünün tüm karşı çıkmalarına rağmen dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Aydın Valisi Kerem Al ve AK Parti Aydın Milletvekilleri Mehmet Erdem, Semiha Öyüş ve Ali Gültekin Kılınç’ın destekleri, Jandarmanın köylüye eziyeti ile proje hayata geçirilir.
İşte belediye başkanlığının neden önemli olduğunu anlatan bir masum, bir de ticari sana iki örnek. Bunları çoğaltabiliriz. Tıpkı Osman Aydın’ın rüzgar santrallerini FETÖ’cü ortakları ile birlikte sağladığı imtiyazla çoğalttığı gibi. Şu aralar çok göze batmamak için başka ülkelerde yapıyorlarmış.
Osman Aydın’ın Çine Belediye Başkanlığı ilçe için fırsat oluşturmasa da o bu sayede kurduğu ilişkilerle elde ettiği tüm fırsatları değerlendirmeye devam ediyor. Şirketlerinin, FETÖ ile iltisakı belgeli olmasına rağmen hukuki açıdan hiç bir şey olmadı, olmuyor.
Belediye başkanlığı bu kadar önemli azizim.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.