Çerçioğlu’nu ben öldürmedim

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ve bürokratları ile ilgili yürütülen onlarca soruşturma, çok sayıda kovuşturma var. İhaleye fesat, edimin ifası, görevi kötüye kullanma gibi çok sayıda suç isnat ediliyor. Soruşturulmamış iddiaların adedi konusunda sayı tutamaz oldum.

Soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili de vahim vakalar var. Belge dosyadan saklandığı için Çerçioğlu’nun sorumluluğu delilli hal almadığı, zaman aşımına uğradığı, dosyaların birbirine karıştığı gibi durumlar var. Süreçler uzuyor, yıllar geçiyor…

FETÖ ile ilgili olanlar da var, FETÖ Borsası ile işbirliği yapıldığı iddiasıyla doğan sonuçlar da… Bunların hepsinin somut eyleme dönüşmüş halleri var. Neticede Aydın halkına hizmete dönüşmesi gereken bugünün parası ile milyar TL’den fazla paranın farklı nedenlerle çalındığı, çaldırıldığı, yolsuzluğa ve kirli organizasyonlara yem olduğu iddiaları var.

Bu iddialar son derece önemli ve vahim. Aydın şehrinin yılları boşa geçmiş, kaynakları çarçur edilmiş gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Zaten, şehrin hizmet açısından içinde bulunduğu durum, halkın baş etmek zorunda kaldığı onlarca sorun bu yüzden var. Çevresi leş gibi, trafiği berbat, halkının suyla imtihanı çetin bir şehirde yaşıyoruz.

Tarih bunların hepsini kayda geçiyor. Müsebbiplerini de hafızasında konumlandıran tarihe karşı, gazeteci olarak bizlerin de sorumluluğu var. Sadece tarihe karşı değil bugüne dair de sorumluluklarımız bulunuyor. O nedenle çok az kısmından yukarıda özetle bahsettiğim konularla ilgili yazılar kaleme alıyor, yayınlar yapıyoruz.

Ne mi oluyor?

Yaptığımız eleştirilere, sorduğumuz sorulara muhataplarından yanıt alamıyoruz. Televizyondan cevap hakkı doğduğunu ve bunu kullanmaları gerektiğini söylüyoruz. Gazete ve internet yayınlarımızda tekzip haklarını kullanmaya davet ediyoruz. Özlem hanım ve ekibi suç duyurusunda bulunmayı yeğliyor. İftira attığımızı iddia ediyor ama doğrusunun ne olduğunu bile söyleyemiyor.

Suç duyurularından sonra ne mi oluyor?

Biz Aydın’da çeşitli karakollarda ifadeler veriyoruz. Belki bugüne kadar 200’e yakın ifade ben vermişimdir. Kaç kere suç duyurusunda bulunduğuna dair Aydın Cumhuriyet Savcılığına sorduğumuz soruya, aylardır yanıt alabilmiş değiliz. Resmi bir rakam olursa, onu sizlerle paylaşırım. İfade vermekten iş yapamaz hale getirme mobbingi ile karşı karşı kalıyoruz. Yani Özlem hanım yargıyı istismar etme yoluyla, bize zarar vermeye çalışıyor. Bunlar işin maddi tarafı…

Bir de manevi tarafı var. Mesleki haklarımız sınırlarında Özlem Çerçioğlu’nu eleştirdik ve kamu adına kamusal alanda sorular sorduk diye, Aydın Emniyet Müdürlüğü Cinayet ve Gasp Büro Amirliğinde ifadelerimiz alınıyor.

Adından da anlaşılacağı gibi cinayet işleyenlerin, gasp yapanların ifadesi alınan birimde, “Anne adın, baba adın” ile başlayan sorulara yanıtlar veriyoruz. İnsan öldürmüş muamelesi görüyoruz.

Ey Aydın Halkı!

Büyük Şehir Belediye Başkanınla gurur duymalısın. Kendisini eleştiren gazetecilerin cinayet büroda ifade vermesini sağlayacak kadar güçlü bir başkanın var.

Ey Aydın Halkı!

Büyükşehir Belediye Başkanından utanmalısın. Sana hizmet olması gereken paraları ve yılları yok ettiği ve yok ettirdiği iddialarına suskun, şehrin problemlerini çözemeyecek, önemli ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar da beceriksiz bir başkanın var.

Umutluyum!

Aydın’da Özlem Çerçioğlu’nun elinde bulundurduğu ve Aydın halkına hizmete dönüşmesi gereken bütçe ile dize getirdiği iddia edilen siyasi, adli ve idari yapıya rağmen, bu güzelim şehirde bu zulüm elbet bir gün bitecek.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu görmüyor. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül görmüyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu görmüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan duymuyor ama artık sağır sultan bile biliyor. Aydın’da kamunun kaynakları hovardaca, hoyratça yok ediliyor. Gücü de, orantısız bir şekilde buna dur demek isteyen kamu yanlısı, tüyü bitmemiş yetim hakkını korumak isteyenlere karşı kullanılıyor.

Cinayet büro meselesi mi?

“Özlem Çerçioğlu’nu ben öldürmedim” diyorum ve susma hakkımı kullanıyorum.