Usta bir siyasetçiye, “Eskiden belediye başkanları rüşveti nasıl alırdı?” diye sordum.
Derin bir oh çekti ve;
“Eskiden spor kulüpleri aracılığı ile alırlardı. İmar izni, tadilatı gibi taleple gelenlere, ‘önce spor kulübüne şu kadar bağış yap’ öyle gel derlerdi. Spor kulübüne yapılan bağışların yüzde yirmisi kulüpte kalır, yüzde sekseni de belediye başkanının seçim bütçesi havuzu diye adlandırılan yere konurdu. Oradan da başkan dilediği gibi kullanırdı” dedi.
Daha genç olan siyasetçiye döndüm. “Bu iş şimdi nasıl yapılıyor?” diye sordum.
Derin bir oh çekmedi, alaylı bir gülümsemenin ardından söze girdi;
“İnşaat malzemesi satan tüccarlar aracılığı ile yapılıyor. Önce bu tüccarlar, siyasi partide ya da belediyede yetkili bir kimliğe kavuşturuluyor. Müteahhit camiasına da rüşvete aracılık edecek olan bu kişi fısıldanıyor. Müteahhit, inşaat malzemesi pazarlığı yapacakmış gibi oraya gidiyor. Malzeme pazarlığı sırasında da belediyeye ilişkin talep ve sıkıntısını da paylaşıyor. O kadar malzeme alacak yardımcı olunmaz mı? ‘Ben bir görüşeyim, dönerim’ deniyor. Tüccar ağabeyimiz, müteahhide dönüyor, ‘Başkanın bir kazadan kaynaklı yaşadığı sıkıntı var, onun için bir miktar yardımınıza ihtiyaç var, halledersiniz, değil mi?’ diyor. Müteahhit, ‘Seve seve’ daha başka yapacağım bir şey varsa çekinmeyin, söyleyin, ayıpsınız’ diyor. İşler şimdi böyle yürüyor. Arada bir üst kademelere bağlı arızalar çıksa da genelde akış böyle sağlanıyor” dedi.
Basında sansür yok ama konuşanlar sansürlü olduğu için konu ancak bu kadar anlatılıyor.
Basında sansürün kaldırıldığı iddiasının ortaya atılmasının 107. Yılı kutlu olsun.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.