Seçimlerden önce meclis listeleri ile üstünlük kurmaya çalışan partiler, seçimlerden sonra kazandıkları halde meclis üyelerine ne yazık ki sahip çıkmazlar. Çünkü önemli olan meclis üyeleri değil, belediye başkanıdır. Başkan ne derse, o olur…
Günümüze ışık tutar mı bilmem ama bunu Karpuzlu’da yaşanmış bir olayla örneklendirmek isterim.
2009 yerel seçimleri öncesi, Karpuzlu’da çok sevdiğim, esnaf bir ağabeyime dedim ki, “Siz bu ilçenin esnafı, eşrafı, erkanı sayılırsınız. Belediye meclisinde görev almayı düşünmez misin?” Önce başını salladı ve sonra, “Kardeşim ben o işi yıllar önce yaptım. Muharrem Yalçın’ın belediye başkanlığı döneminde meclisindeydim. 5 yıl boyunca başkan ne dediyse, o oldu. Meclis üyesi olarak ikisi hariç kararlarda hiç etkimiz olmadı” dedi.
O iki kararı merak ettiğimi söyleyince, “Bizim başkan Karpuzlu’nun ana caddesine ‘Gülhanım Sokak’ adını vermek istedi. (Gül Hanım, Türkiye’nin ilk kadın muhtarı. O dönem komutanın dostu olduğu ve komutanın ısrarı ile halkın mecburen onu muhtar seçtiği halk arasında yaygın bir şekilde söyleniyor) ‘O kadının adını ana caddemize verdirmeyiz’ diye bütün meclis üyeleri olarak karşı çıktık, zor da olsa başkanı ikna ettik” dedi.
Sözünü bitirir bitirmez, ikinci kararın ne olduğunu yine sordum, “Bizim başkan Ramazan’da, sahurda gezen davulcunun yanına bir de zurnacı koymak istedi. ‘Ayıp olur’ deyip ondan da vazgeçirdik. 5 yıllık meclis üyeliğimizde başkan üzerinde sadece bu kadar etkimiz oldu. Onun dışında başkan ne dediyse, ne istediyse o karar alındı. Hükmümün olmayacağı bir yerde niye görev alayım ki?” diye sözünü tamamladı.
Aydın’da belediye meclislerinde son günlerde yaşanan bazı tartışmalar, yukarıdaki diyalogu hatırlamama neden oldu.
Hatırlatmama ve "meclis üyelerinin bir hükmü var mı?" diye sormama...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.