Bir yayıncı gözüyle benden instagram meselesini yorumlamamı istiyorsun. Gerekçelere, sebeplere takılmadan ben sana yüzeysel anlatayım şekerim.
Armand Mattelart diye bir bilim adamı var. O’nun, “Beyin İğfal Şebekesi” adlı bir kitabı bulunuyor. Bu kitapta, “Küreselleşme, kuralsızlaşmadır” diyor.
Ülkemizde, yayıncıların inanılmaz önemli sorumlulukları ve sınırlılıkları bulunuyor. Basılı bir gazete çıkaracak ya da bir internet haber sitesi kuracaksınız, savcılığa mevkute beyannamesi veriyorsunuz. Bu mecrada yayımlanacak olan her şeyden müteselsilen sorumlu olduğunuzu devlete bildiriyorsunuz.
Televizyon yayıncılığı yapacaksanız da, RTÜK’ten lisans alıyor ve kataloğa tabi oluyorsunuz. Canımın içi sana daha net bir şey söyleyeyim; ülkemizde diş hekimleri, doktorlar, okullar, muhasebeciler, avukatlar daha bir çok meslek dalı ve sektör kurallara uygun yayımlanan mecralara reklam veremiyor.
İnstagram, facebook, X, Tiktok, Google ve diğerlerinde yukarıda bahsettiklerimin reklam yapmalarına ilişkin hiçbir engel yok. Olaya şöyle bak; yerli marketlerimizde tuz satmak yasak, adı instagram olan yabancı bir market zinciri ülkemizde şube açıyor o satabiliyor. Öyle bir durum yani.
Bu konuyu devlet kurumları ile sektöre ilişkin yaptığımız toplantılarda dile getiriyoruz. Ülkenin yasal yayın organları için pozitif şartlar oluşturmanın yolu bir çok kanunda ve bir çok otorite kuruluşun kendi mevzuatında değişiklikler yapılmasıyla mümkün oluyor. Yani imkansız.
Bugün instagramın kısıtlanma sebepleri bizim yaşadığımız sektörel sorunlar değil ama ülkeyi tehdit ettiği düşünülen durumlar. Onlara ilişkin de bir deneyimimi sana aktarmak isterim;
Biz şehit haberleri girdiğimizde ve sosyal mecralarda paylaşıldığında kısa sürede büyük etkileşim alırdı. İsrail ile Filistin savaşı sonrasında, sosyal medyaların algoritmaları “Şehit” gibi ifadeleri terör propagandası olarak algıladığı için bu tür paylaşımlar gösterilmiyor ve etkileşim almıyordu.
Demem o ki, yıllardır ülkemizde kuralsızca iş yapan küresel yayıncıların, kendi kurallarını inşa etmeye başlamasını devlet tehdit olarak gördü ve kapattı. Almanya’da ve bir çok ülkede o ülkenin kurallarına göre yayın yapan bu mecraların Türkiye’de kuralsızca iş yapmaları sence uygun mu? Bence değil.
Bugün, vergi kaçırmaması için, şehir esnafımız lokantacının kasasına oturan maliyeciler yıllardır bu mecralara akan paralardan ne kadar vergi alabilmiş, biliyor musun? Neredeyse hiç.
İnstagram açılsın, tüm sosyal mecralar açık olsun. Düşünce ve ifade özgürlüğü yerini bulsun. Orada dönen ticaretten de devletimiz vergisini alsın. Yine orada işlenen suçlardan bu mecraların yöneticileri müteselsilen sorumlu olsun. Bunun için bir yönetici atasın.
Canımın içi, “Şehit” kelimesini terör propagandası gören algoritmayı yaratanların, ülkemizde neyin hakaret, iftira vb suç teşkil ettiğini, nelerin ahlaki yozlaşmaya yol açtığını, neyin kumar, neyin uyuşturucu reklamı içerdiğini, neyin ülkemiz açısından tehdit olduğunu bilen algoritmayı yapmasının onlar için birkaç saatlik bir iş olduğunu, biliyor musun?
Bugün instagramın kapanma sebebinden bağımsız, kendi bakış açımla konuyu sana anlatmaya çalıştım. Sen istersen hala beni sorgula, yargıla ve eleştir. Zaten, kurala bağlı iş yapanı dövmek, tepesine çökmek ülkemizde önemli bir gelenek.
Ülkemizin menfaati ve senin güvende olman için devletimizin değil instagramın taviz vermesi gerek.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.