Takip Et

Efelik yemini

….böyle nişancı görmüş değillerdi.

Kıllıoğlu Hüseyin mavzerini omzuna geçirdi. Belinden ıpıl ıpıl şavkıyan yatağanını sıyırdı, döndü, teknel ağacının sert gövdesine salladı. Yatağan, ak süt fışkıran ağacın gövdesine yarıya kadar gömüldü, kaldı. Zeybekler Kıllıoğlu Hüseyin’in karşısında tek sıra dizildiler. Kıllıoğlu Hüseyin haşin, sert bakışlarını tek tek zeybeklerin üzerinde gezdirdi. Ağır ağır yere diz çöktü. Zeybekler bellerinden yatağanlarını sıyırdılar, çektiler, soğuk demiri üç kez öptüler, eğri ucunu gökyüzüne doğru diktiler. Tümü aynı anda toprak üstüne diz çöktüler. Kıllıoğlu Hüseyin yutkundu, diliyle dudaklarını ıslattı. Alanyalı Molla Ahmet Efe’den gördüğü gibi yemin törenini başlattı. O sordu zeybekler yanıtladı.

“Kızanlar bu koca dağın sahibi kim?”

“Erimiz!”

“Yiğidi kim?”

“Efemiz!..”

“Susuz derelerde kavak biter mi?”

“Bitmez.”

“Bitkisiz diyarlarda duman tüter mi?”

“Tütmez!”

“Yiğit kime derler?”

“Sözünde durup efesiyle ölene!”

“Korkak kime derler?”

“Sözünden çabuk dönen, aman diyene”

“İnsan dünyaya niçin gelir?”

“Ölmek için.”

“Ya doğup da ölmekten korkan bebekler?”

“Dertlenip hortlamaya.”

“Şeytana bel bağlanır mı?”

“Yardımcımızdır, bağlanır.”

“Adem uşağına bel bağlanır mı?”

“Bağlanırsa ağlanır.”

“Varyemezlere acımak mı yoksa dayak mı haktır?”

“Dayak haktır.”

“Yiğitlerde ne yoktur?”

“Merhamet.”

“Korkaklar zeytini nerede döverler?”

“Ağaç dibekte.”

“Yiğitler yağı nerede kavururlar?”

“Zalimin göbeğinde.”

“Sözünde durmayan kahpe bacının öz kızanı olsun mu?”

“Olsun!”

“Şu dualı yatağan böğrüne batsın mı?”

“Batsın!”

“Doğru söylediğinize Nasuh Tövbesi olsun mu?”

“Olsun!”

Kıllıoğlu sıçradı, ayağa kalktı. Zeybekler de aynı hızla ayağa kalktılar.

“Kızanlar, bu yeminle siz beni efe bellediniz, ben de sizleri kızan. Ettiğiniz yemine, bastığınız kara toprak, şu dil vermez dağ, taş, üstümüze ışıyan güneş tanıktır. Bugünden sonra canınızı canım, kanınızı kanım kanım bileceğim. Yemeyeceğim, yedireceğim, giymeyeceğim giydireceğim. Zordan ve zorluktan yılmayacağım. Bu can bu bedende kaldıkça hiç birinizin başını yere eğdirmeyeceğim. Kızanlarım yemininiz mezara kadar sürsün, hepimize hayırlı, kademeli olsun.”

“Amin!”

...

***

Öncesi ve sonrası eserin içinde. Ahmet Zeki Muslu’nun Mor Cepkenli’ler kitabında geçen bir bölümü sizlere aktardım. Cuma günü tvDEN’de BAŞ BAŞA’da Ahmet Zeki Muslu ile çok daha fazlasını konuşacağız. Aydın’ın tarihini, Efelerini, kültürünü, coğrafyasını en iyi şekilde anlatan eserlerden Mor Cepkenliler ve Menderesin Öteki Yakası kitaplarını konuşacağımız bu programdan, böyle bir yazıyla haberiniz olsun istedim. “Kaçırmayın!” derim…

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.