Olay Çine’de yaşanıyor.
İki kişi, yaşlı teyzenin kapısını çalıyor.
Bir siyasi partinin gönderdiği kömür ve odunları getirdiklerini söylüyorlar.
Seçim öncesi normal bir durum olduğu için kadın şüphelenmiyor.
Birisi dışarıda onu oyalarken, diğeri evini talan ediyor.
Kömür ve odun bırakmadan gidiyorlar.
Yaşlı kadın dolandırıldığını, evine girdiğinde anlıyor.
Çantasındaki 4 bilezik, 3 çeyrek altın ve 2 bin liraya yakın parasının olmadığını görüyor.
Polise giderek, iki çuval kömür ve birkaç parça odun beklerken kendisini dolandıranlardan şikayetçi oluyor.
Şimdi bu durumda;
İki çuval kömürle oy çalmaya çalışan siyasetçilere mi?
Siyasetçilerin bu yöntemiyle halkta oluşan zaafı kullanarak dolandırıcılık yapanlara mı?
Yoksa iki çuval kömür beklerken, ömürlük birikimlerini ve kefen paralarını heba edenlere mi kızmalı?
Pazar günü sandığa gittiğimizde;
Kapımıza kalem, çakmak, kahve, bardak, yazma, atkı, sabun, kuru fasulye, pirinç, odun, kömür getirenleri mi tercih edeceğiz?
Yoksa yaşadığımız şehirden ve ömrümüzden bir beş yıl daha çalmayacak olanları mı?
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.