Yerel seçimler hızla yaklaşıyor.
100 gün sonra sandık başında olacağız.
Bugünlerde adaylar belirleniyor.
Yine biz değil, siz değil, onlar belirliyor.
Bize de içlerinden en iyisini seçmek kalıyor.
İşimiz çok kolay aslında.
31 Mart sabahı oruç ağzımızla sandığa gideceğiz, iftar saatinde de yaşadığımız mahallenin muhtarını, şehrimizin belediye başkanını öğrenmiş olacağız.
Mübarek üç aylarla, siyasi üç ayları iç içe yaşayacağız.
Kimileri çifte bayram yapacak.
Kimilerine bayram zehir olacak.
Kişiler beni hiç ilgilendirmiyor.
Umarım, Aydın ve ilçeleri de 10 gün arayla iki bayram yaşar…
Aydın’ın bayram edebilmesi için artık Aydınlıların gözünü ve bayramlık ağzını açması gerekiyor.
Aydın’ın ihtiyacı olan kendini değil, kentini değiştirecek adamlar.
Seçim gününe kadar kimin kendini, kimin kentini düşündüğünü çok iyi analiz etmemiz gerekiyor.
31 Mart’ta da sandığa bu hassasiyetle gitmeliyiz.
Yaşadığınız ilçede, şehirde her şeyden memnunsanız, başka şehirlerden gelen misafirlerinize mahcup olmuyorsanız ya da başka şehirlere gittiğinizde utanmıyorsanız, bildiğiniz gibi devam edin…
Bugünlerde adamların, kadınların kavgası var.
Bu, Aydın adına bir kavga değil.
Kendi çıkarlarını koruma ve kendilerine çıkar sağlama kavgası.
Kentlerine çıkar sağlayabilecek olanları da, adaylar kesinleştikten sonra daha sağlıklı değerlendirebileceğiz.
Önümüzdeki 100 gün boyunca da, kendini değil kentini konuşanlara kulak verin.
Yaptıklarına bakın.
Yapamadıklarına bakın.
Yapabileceklerine bakın.
Sosyal medyada maruz kalabileceğiniz enformasyon bombardımanına da şimdiden hazırlıklı olun.
Her gördüğünüze, her duyduğunuza inanmayın.
Sorgulayın, teyit edin.
Aynı şeyi yapıp, farklı sonuç beklemeyin.
Siyasi ve mübarek üç aylarımız şimdiden hayırlı olsun.
Aydın’ın ve Aydınlının sırtından geçinenler değil, Aydın kazansın…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.