TBMM’ye sunulan ve zeytinlik alanlara hayvan salınmasının yasaklanmasını öngören yasa tasarısı ile ilgili dünkü “Bu yasa zeytinciliği de, hayvancılığı da bitirir” başlıklı yazımda, Aydın’da hayvancılık ve zeytinciliğin iç içe olduğundan bahsetmiştim.
Konuyu sadece ‘sığırlar’ yönüyle ele almıştım.
Meselenin bir de ‘eşekler’ boyutu var.
Aydın’ın sarp arazilerinde, traktör ve diğer ulaşım araçlarının girmesinin ve gitmesinin mümkün olmadığı alanlarda hasat edilen zeytinler, eşekler ve diğer yük hayvanları tarafından araç ulaşımının olduğu yere kadar taşınır.
Dolayısıyla zeytinliklere hayvan sokulmasını yasaklayan bu tasarının yasalaşması halinde, eşekler de zeytinliklere giremeyecektir.
Bu durumda, sarp arazilerdeki zeytinler taşınamayacağı için hasat da edilemeyecek ve kurda kuşa yem olacaktır.
Ha meselenin bir de kurt-kuş boyutu var.
Yabani de olsa, onlar da hayvan.
Zeytinliklere hayvan girişi yasak diye, insanlar dağlarda kurt-kuş nöbeti mi tutacak?
Sığırların doğal çim biçme makinesi olarak kullanıldığı zeytinliklerde, hayvan girişinin yasaklanmasından sonra diz boyu büyüyecek yabani otların içindeki zeytinler nasıl hasat edilecek?
Ankara’da masa başında oturup yasa hazırlamakla bu işler olmaz.
Bence bu tasarıyı hazırlayanlar, Aydın’ın dağlık alanlarında zeytin hasadının nasıl yapıldığını, hasat edilen ürünlerin nasıl taşındığını, zeytincilik ve hayvancılığın birbiriyle ilişkisinin nasıl olduğunu önümüzdeki hasat döneminde bizzat yerinde incelesinler.
İşte o zaman diyecekler ki;
“Kusura bakmayın, biz bir eşeklik etmişiz.”
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.