Takip Et
  • 16 Mayıs 2013, Perşembe

Abdestsiz namaza duranlarla kaybedecek vaktimiz yok...

Gazetecinin görevi güzellikleri ve başarıları yazmak, makam mevki sahibi olmuş ya da köşe başlarını tutmuşları övmek, onlara yağdanlık yapmak değildir. 

Gazeteci ve gazeteler gördüğü, duyduğu yanlışları da haberleştirir, kamuoyunu bilgilendirir ve bu yanlışların düzeltilmesi için mağdurlar ile çözüm üretecek makamlar arasında köprü vazifesi görür.

Benim anlayışıma göre, ‘Falancanın, filancanın gazetesi’ yoktur. Gazeteler, her ne kadar künyelerinde bir isim yazsa da, aynı zamanda ticari faaliyet yürüten birer işletme olsalar da, eğer gerçekten toplum adına gazetecilik yapıyorlarsa, halkın gazetesidir.

Lafı evelemeden gevelemeden açıkça yazıyorum. Künyesindeki “Sahibi” hanesinde adımın yer aldığı Denge Gazetesi’nin, hiçbir kirli işi ve hiçbir kirli ilişkisi yoktur. Aksini iddia edenleri ve bu iddialarını ‘Dedikoducu karılar’ gibi sokakta dillendirerek, aklı sıra toplumun beynini bulandırmaya çalışan ahlak fukaralarını, aynaya bakmaya davet ediyorum.

Denge Gazetesi’nin gayri yasal hiçbir faaliyeti de yoktur. Geride bıraktığımız 15 yılda vergi kaçırma, devleti soyma, faizsiz kredi kapma, şantaj haberlerle birilerini söğüşleme, gazetecilik nüfuzunu kullanarak menfaat temin etme gibi en ufak bir hesabımız olmadı, bundan sonra da asla olmayacak.

Denge Gazetesi’nin kurucuları ve işletmecileri kadar, çalışanlarının da yukarıda bahsetmeye çalıştığım, ahlaksız ve etik dışı davranışları olmamıştır ve bundan sonra da kadromuzdaki hiçbir arkadaşımız böyle bir şeye asla tenezzül etmeyecektir. Bu gazeteyi işletenler de, çalışanları da aç gözlü değildir.

Fakat son günlerde gazetemizde yer verdiğimiz her ‘sıkıntılı’ haberden sonra, akıl almaz ahlaksız saldırılara maruz kaldığımızı da, kurulduğumuz günden bu yana Denge’nin çizgisini bilen okurlarımızla paylaşmayı bir görev biliyorum. Çünkü bu gazete bizlerin değil, Denge’yi 15 yıldır ayakta tutan, tarafsızlığına güvenen değerli okurlarımızındır.

Denge Gazetesi’nin hiçbir siyasi oluşumla ve siyasetçiyle göbek bağı olmadığı gibi, ideolojik bir saplantısı olan, sadece belli bir siyasi kesime hizmet eden bir yayın kuruluşu değildir. Gazetemizin, hiçbir şirket ya da varlıklı kişiyle resmi ya da gizli bir ortaklığı ve bağı da yoktur. Denge’yi ‘Denge’ yapan en önemli özellik de zaten budur. Fakat bu özelliğimizden rahatsız olanlar, işgal ettikleri makamları ve nüfuzlarını Denge’nin dile getirdiği sorunları çözmek için kullanmak yerine, dolambaçlı yollarla bize zarar vermek için kullanma ahmaklığını seçiyor.

Bir ilçemizin kaymakamı göreve başlar başlamaz, ilçesinin sınırlarında karayolu kenarında fuhuş ve fuhuş pazarlığı yapan kadınları makamında toplayarak, “Size geçiminizi temin etmeniz için Sosyal Yardımlaşma Vakfı’ndan her ay düzenli olarak maddi destek sağlarım. Ama bunu kabul etmezseniz de, ilçe sınırlarında bu işi yapmanıza müsaade etmem” diyor ve bunu da yerine getiriyorsa, ilçesinin namusunu kirletmeyen o kaymakamın alnından öpülür.

Fakat başka bir ilçenin kaymakamı aylardır, yıllardır ilçesinin sınırlarında benzer ahlaksız ticari faaliyetlerini sürdüren kadınlarla ilgili peş peşe yayınlanan haberlere rağmen hiçbir girişimde bulunmazken, sadece ilçesini bir bakan ziyaret edecek olduğunda, bu kadınların faaliyet gösterdiği bölgelere jandarma dikerek aklı sıra günü kurtarıyorsa, toplum adına hizmet etmiyor, ilçesinin ahlak, namus ve itibarını önemsemiyor demektir.

Geçen ay, ailecek karayolu ile Aydın’dan Ankara’ya, oradan da Sivas’a yolculuk yaptık. Gidip geldiğimiz güzergahta Aydın dışındaki hiçbir yerde, yol kenarlarında bu ahlaksızlığa rastlamadık. Her şehirde ve bölgede, yol kenarında sadece o yörede üretilen ürünlerin yoldan geçenlere pazarlandığını gördük. Aydın’ı yöneten değerli büyüklerimiz, Aydın’ı TBMM’de temsil eden vekillerimiz, Aydın’ın siyasetine yön veren seçilmişlerimiz, şayet sizler de ‘Aydın’da fahişe üretiliyor’ diyorsanız, buyurun yol kenarında satışına göz yummaya devam edin.

Halktan yükselen tepkilerle konuyu dile getiren Denge Gazetesi’ni o kıt beyinleriniz ve sinsi girişimlerinizle yok etme, zarar verme çabalarınız bir sonuç getirmeyecektir. "Her horoz kendi çöplüğünde öter" devri sona ermiştir. Ve bilin ki, biz abdestimizden şüphe duymuyoruz. Fakat şu bir gerçek ki, bizim abdestsiz namaza duranlarla, bir yandan etrafındaki züppelerin kendilerine sağladıkları olanakların sarhoşluğunu yaşarken, diğer yandan daha yüksek ve kıyak bir makama atanabilmek için kendisinden daha alt mevkidekilere bile el etek öperek, onların ‘abi’lerine hürmet arzında bulunacak kadar onursuzlaşan, ikiyüzlü yolcularla kaybedecek zamanımız yok... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.