Yandık...
Yanıyoruz...
Yanacağız...
Sebebi ne olursa olsun ormanlarımız, bağlarımız, bahçelerimiz, zeytinliklerimiz yanmaya devam edecek.
Sebepsiz yere değil...
Sebebi belli.
Köyleri boşalttık.
Hayvancılığı bitirdik.
Ormanda kozalak, mantar toplayana ceza yazdık.
"Ormanı bekçi değil, sevgi korur" dedik ama ormanı sevenleri ormandan uzaklaştırdık.
Şimdi de en ufak bir çalı çırpı yangını nasıl oldu da koskoca ormanı yaktı diye dövünüyoruz.
Yanan o zeytinliklerde büyükbaş hayvanlarımız, ormanlarda keçilerimiz otlasaydı, böylesine devasa yangınlarla karşı karşıya kalır mıydık?
Hayvancılık ölmeseydi, ormanlarımız yanar mıydı?
Ormandan uzaklaştırdığımız köylü, o yangınları idrarıyla bile söndürürdü.
Keçi inadından vazgeçelim, ormanlarımızı eskiden olduğu gibi yine keçi sürüleriyle dolduralım.
Önüne iki koyun katsan güdemeyecek adamları klimalı odalarda makam, mevki sahibi yapmaktan vazgeçelim.
Sürü hayvancılığını teşvik edelim.
Köylerimizi yeniden ayağa kaldıralım, canlandıralım.
Köylümüzün yaptığı kümesi başına yıkmaktan vazgeçelim.
Sümüklü çocuklar sabah ineklerini zeytinliğe, otlağa katıp sonra okuluna gitsin.
Yumurtayı dahi marketten alır hale gelen köylümüzü, üreticimizi yeniden baş tacı yapalım.
"Sen ağasın, sen paşasın" diyelim.
Hamburger, pizza yiyerek büyüyen çocuklarından bu memlekete bir fayda gelmeyeceğini artık anlayalım.
Annesinin eline bakmadan, bazlamanın üstüne yoğurt sürüp, üzerine toz biber ekip yiyen çocuklar yetiştirelim.
Markette ağız burun kıvıran değil, köy meydanında babasının pazardan dönmesini heyecanla bekleyen çocuklar yetiştirelim.
Şehirde bunalıma giren değil, zeybeklerin gezdiği dağlarda ıslık çalan mutlu gençler yetiştirelim.
Hiç bir şey için geç değil...
Fakat yukarıda anlatmaya çalıştığım hayatı yaşamış, içinde benim de olduğum kuşağı tamamen kaybettiğimizde, böyle bir dönüş mümkün olmayacaktır.
Son yangınlarla ilgili Aydın'daki didişmeleri de önemsemiyorum.
Herkes kendine yakışanı yapar.
Herkes dilediği gibi yönetilir.
Dün seçtiklerimizi bugün suçlamak, olsa olsa ahmaklık olur.
Aynı yanlışı tekrar tekrar yaparsanız, aynı sonuçla tekrar tekrar karşılaşırsınız.
Fadime'nin düğününde halay çekmeye değil, ormanlarımızı hepten kaybetmemek için bir an önce köyümüze geri dönelim.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.