Daha üç gün önce, Cumhuriyetimizin 98. yılını kutladık.
Onun hemen arefesinde, TBMM’de önemli bir tezkere görüşmesi vardı.
Suriye ve Irak’a asker gönderilmesi ve gerektiğinde yurt içinde yabancı asker konuşlandırılması konusunda Cumhurbaşkanı’na iki yıl yetki veren bir tezkereydi bu.
Türkiye’nin milli güvenliği için rutin ve sıradan işlemlerinden biriydi aslında. 1992 yılından bu yana, yani yaklaşık 30 yıldır Kuzey Irak’ta askerimizin bulunması, bu tezkerelerle mümkün oluyor. Sadece bugünkü iktidarın meselesi, arzusu ve ısrarı da değil. Sınırlarımızı tehdit eden terör unsurlarına karşı bir bakıma zorunluluk.
TBMM, bu zorunluluğu yine, yeniden yerine getirdi. CHP ve HDP’nin karşı çıkmasına rağmen, AK Parti, İYİ Parti ve MHP’nin oylarıyla tezkere kabul edildi.
CHP, bu güne kadar aynı içerikteki benzer tezkerelere hep evet oyu verirken, ilk kez HDP ile hareket etti ve siyaset üstü değerlendirilmesi gereken ve ülke güvenliğini ilgilendiren bir konuda farklı bir tavır takındı.
Tezkere oylamasıyla, aslında yüreklice ifade edilemeyen bir ittifak da alenileşmiş oldu.
Yaklaşan 2023 seçimleri öncesi, saflar iyice belirginleşmeye başladı.
CHP ve HDP’nin ittifak halinde hareket etmesi beni çok da ilgilendirmiyor ama tezkereye evet oyu veren İYİ Parti’nin bundan sonraki tavrını, tüm kamuoyu çok merak ediyor.
Aslında bu gelişmelerden, CHP’nin içindeki ulusalcılar da çok rahatsız. Şimdilerde sessiz kalsalar da, önümüzdeki süreçte bu rahatsızlıklarını aleni bir şekilde ifade edecek önemli bir kitle var.
Bunlar ulusal düzeyde değerlendirilebilecek meseleler gibi görünse de, muhakkak ki yerele de önemli yansımaları olacaktır.
Örneğin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na sahip olduğu Aydın’da, CHP ve İYİ Parti arasındaki ilişkiler eski samimiyette devam edecek midir?
Aday çıkarmayarak Kuşadası’nı CHP’ye hediye eden İYİ Parti, Kuşadası’nda yeniden bombaların patlamasına, terör eylemlerin yaşanmasına yol açabilecek bir yanlıştan yana tavır alan CHP ile aynı samimiyet ve kararlılıkla yol yürümeye devam mı edecek?
Milliyetçi kökene ve geçmişe sahip bazı İYİ Partililer, “Recep Tayyip Erdoğan gitsin de, nasıl giderse gitsin, gerekirse ülke elden gitsin” anlayışıyla CHP’nin yanlışlarına göz yummaya devam edecek mi?
Sadece İYİ Partililer de değil…
Kıbrıs Fatihi Ecevit’in partisi DSP, Erbakan’ın ve Milli Görüş’ün temsilcisi olduğunu iddia eden partiler, AK Parti’nin içindeki yanlışları gördükleri için ayrılıp bunları düzeltmek için yeni parti kurmak zorunda kaldıklarını söyleyenler, Menderes, Demirel ve Özal’ın siyasi mirasçısı olduklarını iddia edenler, CHP’den ayrılıp Memleket Partisi’ni kuran Muharrem İnce, nasıl bir tavır alacak?
Öyle bayrak sallamakla, slogan atmakla cumhuriyetçi ve milliyetçi olunmuyor.
Pandemi ve son yaşanan olumsuz ekonomik gelişmelerle birlikte beli iyice bükülen toplum belki siyasetle ilgilenmiyor gibi gözükebilir ama milli çıkarlar söz konusu olduğunda, “Bu kafayla giderseniz askere, biraz zor alırsınız teskere” deyip iktidarıyla, muhalefetiyle hepsinin defterini dürmeyi de bilir.
Geçmişte olduğu gibi…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.