Bizim Emin, dün iki genç arkadaş getirdi.
İletişim Fakültesi’nden yeni mezun olmuşlar.
Denge’de çalışmak istiyorlarmış.
İkisinin de gözleri pırıl pırıldı.
Heyecanla gazetecilik yapmak ve okullarında öğrendikleri ile topluma faydalı olmak istedikleri her hallerinden belli oluyordu.
Böylesi gençlere “hayır” deme gibi bir lüksümüz yoktu.
Hele ki biri, Denge’nin yerel gazetecilikte geldiği noktayı Denizli’den öğrenmiş ve iş sahibi olmak ve mesleğini icra edebilmek için kalkıp Aydın’a gelmişti.
İkisiyle de el sıkışıp “hayırlı olsun” dedik…
Genç meslektaşlarımızın bu heyecanı, iki gün önce gece yarısı darp edilen ve geçen hafta ‘ayaklarına kurşun sıkmak’ ile tehdit edilen meslektaşlarımızı aklıma getirdi.
Şimdi biz sokağa birileri dövsün, birileri tehdit etsin diye iki genç meslektaşımızı daha mı salmış olduk?
Hayır…
Birileri istemiyor, birilerinin hoşuna gitmiyor diye bu mesleği bırakacak değiliz.
Aksine daha güçlü ve daha etkin bir şekilde gazetecilik yapacağız.
Devlet imkanları ile mesai saatlerinde çocukları adına kurdukları şirketi yönetenler, uluslararası ticaret ve hırsızlık yapanlar hala Vali’nin yanı başında oturuyor olsalar da, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz.
Gazeteciliği “ben ne gönderirsem onu yayınlarlar” mantığı ile bakanlara rağmen, biz mesleğimizi bildiğimiz, öğrendiğimiz ve toplumun beklentileri yönünde yapacağız.
Hitaplarına “Basınımızın güzide mensupları” diye başlayıp, gazetecilerden övgüyle söz eden, işine gelmeyen durumlarda basın mensuplarında saldıran veya itlerine saldırtanlara rağmen, onurluca bu mesleği icra etmeye devam edeceğiz.
İnternet Yasası’nı çıkaranlara ve bu yasayı onayladığını internetten, twitter hesabından duyuranlara ve her türlü yasakçı zihniyete rağmen yazılı, sesli, görsel ve elektronik gazeteciliği sürdüreceğiz.
Onlar istese de, istemese de…
Geçmiş olsun Bahri Bey, geçmiş olsun Servet Bey.
Yolunuz açık olsun Gamze ve Hakan kardeşim.
Haberiniz taze, yorumunuz hür olsun…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.