Peşinen belirteyim ki, aşağıda okuyacaklarınızı eleştirmek için yazmıyorum, bir özeleştiri olsun diye sizlerle paylaşmak, tarihe de not düşmek istedim.
Daha önce de duymuş olmama rağmen, pandemi şartlarından kaynaklandığını sandığım için önemsemediğim, geçici bir durum olduğunu düşündüğüm bir mesele bu.
Fakat işin aslı öyle değilmiş…
Aydın esnafı son yıllarda, istisnalar hariç dükkanlarını saat 10’dan sonra açmaya başlamış.
Bu durumun günümüzde de halen devam ettiğini birkaç hafta önce duyduğumda, inanmadım.
İki üç gün gözlemledikten sonra, bunu sizlerle de paylaşmak istedim.
Başta da belirttiğim gibi eleştirmek değil, bir özeleştiri yapmak istedim.
“Ben de bu şehrin bir ferdiyim ve biz bu hale nasıl geldik?” diye sorgulamak istedim.
1990’lı yılların sonu, 2000’li yılların başında, her sabah 06.30 ile 08.00 arasında bisikletle Yağcılariçi, Ramazanpaşa, Cumhuriyet Caddesi gibi Aydın’ın (Efeler’in) kalbi sayılabilecek bölgede 300-350 gazete dağıtıyordum.
Gazete dağıtımını bitirdiğim saatlerde, çarşıdaki esnafların yüzde 70-80’i kepenklerini açmış ve siftahlarını yapmış olurdu. Hatta ısrarlarıyla birkaçında çay molası verdiğim, sohbet edip dertleştiğim de olurdu.
Üç beş esnaf bir araya toplaşıp, sokakta kahvaltı yaparlardı.
O yıllarda, insanlar daha mutluydu.
Bunun en önemli nedenlerinden biri, belki güne erkenden başlamalarıydı.
Peki, aradan geçen 20 yılda bize ne oldu?
Kıbrıs’taki esnaf kültürünü, biz ne ara Aydın’a da kopyaladık?
Sosyolojik olarak da araştırılması gereken bir konu bu…
Onun ötesinde, Aydın esnafının yine eskiden olduğu gibi erkenden kepenk açmasını sağlayacak çalışmalar da yürütülmeli.
Örneğin, Aydın Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, her ay dükkanını düzenli olarak saat: 08.00’den önce açan bir esnafı belirleyip ödüllendirebilir.
Aydın Ticaret Odası, dükkanını erkenden açan esnaflara simit ve peynir ikram edebilir.
Efeler Belediyesi de benzer bir çalışma ile kentteki hareketliliğin sabahın erken saatlerinde başlamasını sağlayabilir.
“Hiç işimiz, başka derdimiz kalmadı da, bunlarla mı uğraşacağız?” diyenler olabilir.
Onlara sadece şunu diyebilirim;
O halde ağlamaya, sızlamaya gerek yok.
10’dan sonra böyle oluyor…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.