Siyasi yoğunluğun yaşandığı üç ayları geride bıraktık.
Bir aylık aradan sonra mübarek üç aylara kavuştuk.
Allah, hayırlı etsin.
Feyiz ve bereketinden azami ölçüde faydalanacağımız bir üç ay olsun.
Sağlıklı ve huzur içinde bayrama da kavuşalım inşallah.
Fakat siyasi üç aylarla, mübarek üç ayların farkını iyi idrak etmemiz gerekiyor.
Siyasi üç aylarda, bazı siyasetçilerimiz gözlerimizin içine baka baka yalan söylüyordu.
Biz de inanıyorduk ya da inanmış gibi yapıyorduk.
Öyle olmasa da, onları dinleyerek bile boşa vakit harcıyorduk.
Siyasi üç aylarda, bazı siyasetçilerimiz belediye imkanlarıyla, bazıları da kendi imkanlarıyla rüşvet dağıtıyordu.
Biz de kabul ediyorduk.
Kabul etmesek de, tepki göstermiyorduk.
“Bu değirmenin suyu nereden geliyor?” diye hesap sormuyorduk.
Siyasi üç aylarda, sokakta ve pazarda elimizi sıkan, kapımızı çalan, bizimle sarmaş dolaş olan bir sürü siyasetçi vardı.
Bize tebessüm ediyorlardı.
Kimi hayır dua, kimi oy istiyordu.
30 Mart’ta sandığa giderek bu isteklerini yerine getirdik.
Belki aradan geçen bir ayda pişmanlık duyduklarımız, “elim kırılsaydı da…” dediklerimiz bile oldu.
Siyasi üç aylarda onlar istedi, biz samimiyetlerini bile test etmeden verdik.
Şimdi mübarek üç aylardayız.
Bizler de Allah’tan isteyeceğiz. Samimi ve halisane bir şekilde ibadetler ve dualar edeceğiz.
Kendi helal kazançlarımızla, hayır ve hasenatta bulanacağız.
Buna imkanınız yoksa da, kendinizi zorlamayın.
Allah’ın rüşvete ihtiyacı yoktur.
O’ndan istemek için samimi olmanız yeterlidir.
Üç aylarınız mübarek olsun…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.